Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2019/2073 E. 2019/5016 K. 27.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/2073
KARAR NO : 2019/5016
KARAR TARİHİ : 27.05.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

Konya Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın 08.04.2011 tarihli 2011/11689 Esas ve 2011/5806 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında 213 sayılı VUK‘nin 367. maddesi uyarınca dava şartı olan …‘nın 19.03.2011 tarihli ve 2011/618 sayılı mütalaasına uygun olarak “2007 takvim yılında sahte fatura kullanma“ suçundan da kamu davası açıldığı anlaşılmakla, zamanaşımı süreleri de dikkate alınarak, bu suçtan da mahallinde her zaman hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
… sayılı CMK’nin 231/8-son cümlesi hükmü uyarınca, 28.12.2007 olan suç tarihinden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 02.10.2012 tarihine kadar bazı kesintilerle, her seferinde yeniden başlayan dava zamanaşımı süresinin işlediği, bu tarihten sonra denetim süresi içinde işlenen kasıtlı suçtan dolayı verilen ve kesinleşen mahkûmiyet hükmü nedeniyle ihbar üzerine dosyanın yeniden ele alındığı, böylelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 02.10.2012‘den itibaren deneme süresi içinde işlenen ikinci suç tarihi olan 19.06.2014‘e kadar dava zamanaşımının durduğu gözetilerek yapılan incelemede;
1-… sayılı CMK’nin 231/11. maddesinde yer alan “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurulabilir” şeklindeki düzenleme karşısında; açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet hükmü ancak açıklanmakla hukuki sonuç doğurmaya başlayıp, infaza elverişli hüküm niteliğini kazanacağından duruşma açılarak sanık ve müdafiine “Deneme süresi içinde kasıtlı suç işlenmesi nedeniyle dosyanın yeniden ele alınarak duruşma açıldığı; duruşmaya gelerek bu konuda savunma yapılmadığı takdirde açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanacağı” uyarısı ile birlikte duruşma tarihi ve saatinin bildirilmesi gerekirken, usulüne uygun meşruhatı içerir davetiye tebliğ edilmeden savunma hakkını kısıtlayacak biçimde hükmün açıklanmasına karar verilmesi,
2-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 18.11.2014 tarihli 2013/830 Esas ve 2014/502 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; CMK’nin 231/11. maddesine göre hükmün açıklanmasına dair kararda, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3, CMK’nin 34 ve 230. maddeleri uyarınca gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, bu delillere göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiğinden; somut olayda sanığın sabit kabul edilen fiilinin ne olduğu belirtilip buna dayanak olan deliller gösterilip tartışılmadan gerekçesiz hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebeplerden dolayı … sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken … sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (2) numaralı bozma nedeni yönünden Üye …’nın karşı oyu ile 27.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

(M)

KARŞI OY GEREKÇESİ

Tartışmanın konusunu, denetim süresi içinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkında, açıklanması geri bırakılan hükmü açıklayan mahkemenin, CMK’nin 34 ve 230. maddeleri gereğince yeniden gerekçeli hüküm kurmasının gerekli olup olmadığı oluşturmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenleme, Ceza Muhakemesi sistemi ile bağdaşmamakta ve uygulamada sayılamayacak kadar sorun ve tartışma yaratmaktadır. Ancak sorunu mevcut yasal düzenlemeye göre çözüme ulaştırmak gerekmektedir.
CMK’nin 231. maddesinin 11. fıkrasının birinci cümlesinde, sanığın, “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar.” denmiştir.
Bu açık hüküm gereğince mahkeme, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işleyen sanık hakkındaki açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar vermekle yetinecektir.
Aynı fıkranın ikinci cümlesinde ise, mahkemenin, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabileceği öngörülmüştür. Yeniden hüküm kurulması ancak bu durumda mümkündür.
Sanığın kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle hüküm açıklandığında; açıklama kararının gerekçesi, sadece açıklama koşullarının gerçekleştiğine, bu nedenle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklandığına ve hükme karşı başvurulacak kanun yoluna ve şekline ilişkin olmalıdır.
Mahkûmiyet hükmünün gerekçesi ise, açıklanan hükümdeki gerekçedir. Mahkûmiyet hükmü açıklandığında, bir “hüküm” bir de bunun açıklanmasına ilişkin “karar” bulunmaktadır.
Açıklama kararı bir anlamda açıklanması geri bırakılan hükmün tefhimi niteliğindedir. Açıklama kararının tefhimi veya tebliği üzerine kanun yoluna başvurma süresi işlemeye başlayacaktır. Hüküm kesinleştiğinde, açıklanan hükmün altına, hükmün açıklandığı kararla ilgili bilgiler ve kesinleşme şerhi yazılacak, bu şekilde açıklanan hüküm infaza verilecektir.
Çoğunluk görüşünde ise, hüküm açıklanırken yeniden hüküm kurulması ve hükümlerde bulunması gereken gerekçenin gösterilmesi gerektiği öngörülmektedir.
Yeniden hüküm kurulması gerektiği kabul edildiğinde, daha önce açıklanması geri bırakılan ve kasıtlı suç işlenmesi nedeniyle açıklanan hükmün ortadan kalktığı kabul edilemez. Bir hüküm ancak açık bir kanun hükmü veya kanun yoluna başvurulması sonucu bozulması ya da kesinleştikten sonra yargılamanın yenilenmesi üzerine CMK’nin 323. maddesi uyarınca iptali ile ortadan kalkar.
Açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanırken yeniden kurulacak hüküm mükerrer olacaktır..
Belirttiğim nedenlerle; hükmün açıklanması sırasında yeniden hüküm kurulması ve bu hükmün CMK’nin 34 ve 230. maddelerinde öngörülen gerekçeyi içermesi gerektiğine ilişkin çoğunluğun (2) numaralı bozma görüşüne katılmıyorum. 27.05.2019 … Üye