Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2019/10520 E. 2023/4143 K. 17.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/10520
KARAR NO : 2023/4143
KARAR TARİHİ : 17.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Bilecik 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.07.2015 tarihli ve 2015/350 Esas, 2015/1140 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 3 yıl hapis cezasına mahkûmiyet ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Sanık müdafiinin temyiz isteği, sanığın suç kastının bulunmadığının, sanık hakkında kurulan hükümde alt sınırdan ayrılarak ceza tayininin ve takdiri indirim nedeninin uygulanmamasının esasa; mağdur …’in katılan sıfatı olmadığı halde, lehine vekalet ücreti takdiri ile kısa kararda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ihbara yer verilmediği halde gerekçeli kararda ihbarda bulunulmasının usule aykırı olduğuna ilişkindir.
2. Sanık, süre tutum dilekçesi ibraz ederek temyiz isteminde bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın, kardeşi olan katılanın bilgisi ve rızası dışında katılanın yetkilisi olduğu … Tekstil’e ait kaşeyi bastırarak 28.11.2012 keşide tarihli 8.000,00 TL, 7.000,00 TL, 8.500,00 TL, 6.500,00 TL, 6.500,00 TL, 8.500,00 TL, 05.12. 2012 tanzim tarihli 8.600,00 TL ve 6.700,00 TL ile 10.12.2012 tanzim tarihli 9.500,00 TL bedelli bonoları bizzat yazıp imzalayarak katılan adına sahte olarak düzenlediği, sanığın bu bonolardan 9.500,00 TL bedelli olanı kendisi emrine, diğer senetleri ise … … emrine düzenlediği, suça konu bonolara istinaden katılan aleyhine icra takibi yapıldığı, sanığın bu suretle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia edilmiştir.
2. Sanık, suça konu bonoları A.T.’nin tehditi ile katılanın kaşesini kullanarak ve onun yerine imza atmak suretiyle doldurduğunu, suç kastının olmadığı savunmuştur.
3. Katılan, kardeşi olan sanığın kendisi yurtdışındayken … Tekstil isimli şirketinin kaşesini kullanarak ve kendisi yerine sahte imzalar atarak piyasaya olan borçlarına karşılık bono tanzim edip üçüncü şahıslara verdiğini beyan etmiştir.
4. Suça konu bonolardan 28.11.2012 keşide tarihli 8.500,00 TL bedelli; 05.12.2012 keşide tarihli 8.600,00 TL ve 6.700,00 TL bedelli ;10.12.2012 keşide tarihli 9.500,00 TL bedelli bonoların aslının temin edildiği, anılan bonoları duruşmaya getirtilerek incelendiği ve özelliklerinin duruşma tutanağına geçirildiği belirlenmiştir.
5. Mahkemece, sanığın atılı suçu işlediği kabul edilerek temyize konu mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
1. Sanık ikrarı, Mahkeme gözlemi ve tüm dosya kapsamından, suça konu 4 adet bono aslının farklı tarihlerde düzenlendiğine dair delil bulunmadığından zincirleme suç hükümleri uygulanmamasında, ancak sahte bono sayısı ve kastın yoğunluğu dikkate alınıp 5237 sayılı Kanun’un 61 nci maddesi uyarınca temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle temyize konu mahkûmiyet hükmü kurulmasında, suçtan zarar gören ve kendisini vekil ile temsil eden …’in katılmasına karar verilerek lehine vekalet ücreti takdirinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bilecik 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.07.2015 tarihli ve 2015/350 Esas, 2015/1140 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

17.05.2023 tarihinde karar verildi.