Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2019/10017 E. 2023/7041 K. 11.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/10017
KARAR NO : 2023/7041
KARAR TARİHİ : 11.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/37 E., 2015/223 K.
SUÇLAR : Resmi belgede sahtecilik, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun(5237 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesinin, 27.10.2015 tarihli ve 2015/37, 2015/223 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci, 58 inci ve 53 üncü maddeleri uyarınca teşdiden 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve hak yoksunluklarına; başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 268 inci maddesinin delaletiyle 267 nci maddesinin birinci fıkrası, 269 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci, 58 inci ve 53 üncü maddeleri uyarınca teşdiden 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca; hükümlerin onanmasına karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği; alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayininin yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Suç tarihinde cezaevi firarisi olan sanık hakkında, yakalanmamak için sahte nüfus cüzdanı kullandığından bahisle resmi belgede sahtecilik ve başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.
2. Sanık sorgusunda, cezaevine girmemek için üzerinde kendi fotoğrafı bulunan kimlik bilgileri kardeşine ait olan suça konu nüfus cüzdanını yaptırdığını beyan etmiştir.
3. Emniyet kriminal uzmanlık raporu ile suça konu belgenin tümden sahte düzenlendiği, yapılan sahtecilik ilk nazarda ve kolaylıkla fark edilmeyeceğinden aldatma niteliğinin bulunduğu belirlenmiştir.
4. Mahkemece; suça konu belgenin duruşmaya getirtilerek incelendiği, aldatma niteliğine ilişkin gözlem yapıldığı görülmüştür.
IV. GEREKÇE
A. Tebliğname Yönünden
Gerekçenin (C) bendinde açıklanan nedenlerle, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün onanmasını isteyen Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır.
B. Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Yönünden
1. 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan ölçütler doğrultusunda sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşarak ceza tayin eden Mahkemenin kabul ve takdirinde hukuka aykırılık bulunmadığından, sanığın temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.
2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
C. Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
5237 sayılı Kanun’un 268 inci maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması böylece bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir. Somut olayda ise cezaevi firarisi olan sanığın yakalanmamak için kardeşi adına düzenlenmiş üzerinde kendi fotoğrafı bulunan suça konu nüfus cüzdanını kullandığı, kardeşine hukuka aykırı bir fiil isnadında bulunmadığı anlaşıldığından başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak kabahatini oluşturduğunun gözetilmemesi, hukuka aykırılık bulunmuştur.

V. KARAR
A. Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenlerle İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesinin, 27.10.2015 tarihli ve 2015/37, 2015/223 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
B. Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (C) bendinde açıklanan nedenlerle İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesinin, 27.10.2015 tarihli ve 2015/37, 2015/223 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle, BOZULMASINA; ancak sanığın eylemine uyan 5326 sayılı Kabahatlar Kanun’nun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında öngörülen idari para cezasının miktarına göre, 5326 sayılı Kanunu’nun 20 nci maddesinin ikinci fıkrasında (c) bendinde yazılı zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 24.03.2014 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 1412 sayılı Kanun’un 322 nci ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 24 üncü maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, 5326 sayılı Kanun’un 20 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

11.10.2023 tarihinde karar verildi.