YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/6978
KARAR NO : 2019/347
KARAR TARİHİ : 14.01.2019
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 26.11.2018 tarih ve 2018/14320 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 03.12.2018 tarih ve KYB-2018/96921 sayılı ihbarname ile;
Sahtecilik suçundan sanık …’in, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 342/1 maddesi uyarınca 2 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına dair …. 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/02/1999 tarihli ve 1997/135 esas, 1999/16 sayılı kararıyla ilgili olarak sanık tarafından memnu hakların iadesi talebi üzerine, talep konusunda karar verilmesine yer olmadığına ilişkin …. 4. Ağır Ceza Mahkemenin 26/04/2012 tarihli ve 2012/270 sayılı kararının “Dosya kapsamına göre, adı geçen sanığın hırsızlık suçundan almış olduğu mahkûmiyet kaydının 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 14 ve geçici 2. maddeleri gereğince arşive alınmış olduğu ve aynı Kanun’un 6290 sayılı Kanun ile değişik 12. maddesi gereğince arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren yasaklanmış hakların geri verildiği tarihe göre arşivden silinme süresi hesaplanacağı, somut olayda her ne kadar Mahkemesince verilen kararda hak yoksunluğunun söz konusu olmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de; sanık hakkındaki mahkûmiyet kararında her hangi bir hak yoksunluğu yer almasa da, sanığın mahkûmiyetin doğal neticesi olarak yasaklanan hakların geri verilmesi talebinde bulunulabileceği ve hakkındaki adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın daha sonra yeni bir suç işleyip işlemediği incelenerek, hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre; yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumu, yitirilen hak ve ehliyetlerin, koşullarının gerçekleşmesi halinde iyi halli hükümlüye yargı yolu ile geri verilmesini sağlamaktadır. Bu kurum yoluyla ister Türk Ceza Kanunu’ndan, isterse özel bir yasadan kaynaklansın, “kamu hizmetlerinden yasaklanma”, “memuriyetten mahrumiyet”, “seçme ve seçilme hakkından yoksun kılınma”, “yasal kısıtlılık altında bulundurulma” gibi gerek bir mahkumiyetin doğal sonucu, gerekse ceza şeklinde hükmedilen her nevi ehliyetsizliklerin bertaraf edilmesine hukukumuzda bir engel bulunmamaktadır. 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile eklenen 13/A maddesinin 1. fıkrasındaki; “5237 sayılı Türk Ceza Kanun’u dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir” hükmü gereğince, hükümlülük kararında açıkça belirtilmese bile mahkumiyetin doğal neticesi olarak yasaklanan hakların yukarıda bahsedilen maddenin birinci fıkrasındaki koşulların bulunduğuna mahkemece kanaat getirilmesi halinde iadesine karar verilebileceği cihetle,
Somut olayda “memur olmayan kimsenin resmi belgede sahteciliği“ suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün doğal sonucu olarak yasaklanan haklarının geri verilmesi talebinde bulunan sanığın hukuki durumunun, 5352 sayılı Yasanın 13/A maddesinde belirtilen şartlar ışığında değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği halde, sanık hakkında yasaklanmış herhangi bir hakkın bulunmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetsizliği karşısında; kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, …. 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 26.04.2012 tarih ve 2012/270 D.İş sayılı kararının, CMK’nin 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 14.01.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.