Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2018/6789 E. 2018/10064 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/6789
KARAR NO : 2018/10064
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 16.11.2018 tarih ve 2018/10690 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 23.11.2018 tarih ve KYB-2018/94271 sayılı ihbarname ile;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçundan sanık …’ın anılan Kanunun 359/a-2, 359/b (üç kez) maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43 (üç kez) ve 62. (dört kez) maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün (iki kez), 3 yıl 4 ay ve 15 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 15 ay hapis cezasına ilişkin hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/02/2014 tarihli ve 2011/5 esas, 2014/79 sayılı kararının “sanık hakkında yetkilisi olduğu …. ve Org. Ltd. Şti. isimli şirketin 2008, 2009 ve 2010 yıllarında komisyon karşılığı sahte fatura düzenlediği ve anılan şirkete ait defterleri yasal süresi içinde ibraz etmediğinden bahisle yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmiş ise de;
Benzer bir olayla ilgili olarak Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 10/05/2018 tarihli ve 2018/927 esas, 2018/4449 karar sayılı ilâmında yer alan“…a) Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK’nın 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması, b) Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; aa)Faturayı düzenleyen şirkete ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin olup olmadığının araştırılması, bb)Daha sonra, faturaları düzenleyen şirket ile kullanan şirket ve kişilerin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması, Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması…” şeklindeki açıklamalar karşısında, sanığın muhasebecisi olduğu iddia edilen … ile söz konusu şirketin diğer ortağı olan …’ın ifadelerinin alınması, sanığın düzenlemiş olduğu söz konusu faturaların muhataplarının tespiti ile ifadelerinin alınması ve haklarında Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçundan soruşturma yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi, faturaları düzenleyen şirket ile kullanan şirket veya kişilerin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde eksik araştırma ile karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Kanun yararına bozma, hâkim veya mahkemeler tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelenmesinden geçmeksizin kesinleşen hüküm ve kararlardaki hukuka aykırılıkların giderilmesi için kabul edilen olağanüstü bir kanun yoludur.
5271 sayılı CMK‘nin 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Kanun yararına bozma konusu karar veya hükmün hukuka aykırı olmakla birlikte hukuken geçerli bir karar veya hüküm olması gerekir. Henüz kesinleşmeyen kararlar aleyhine kanun yararına bozma isteminde bulunulamaz.
Bu bilgi ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yokluğunda verilen hükmün sanığa 10.03.2014 tarihinde sorgusunda bildirdiği adresinde Tebligat Kanunu‘nun 21/1. maddesi uyarınca yapılan tebliğ işleminde; “Gösterilen adresin kapalı olması sebebiyle muhatap…soruldu, muhatabın çarşıda olduğu sözlü beyanından anlaşılmış olup, tebliğ evrakı ilgili mahalle muhtarlığına tebliğ edilmiş olup 2 numaralı haber kağıdı kapıya yapıştırıldı,…haber verildi, imzadan imtina etti” şeklinde tebligat parçasına şerh düşülmesi nedeniyle, anılan Kanun‘un “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesi ve muhatabın adreste oturmasına rağmen tebliğ anında bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde işlem yapması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu‘nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 31. maddesinin 1. fıkrasının a bendindeki “Muhatap veya muhatap adına tebligat yapılabilecek kişiler, o adreste bulundukları halde hiçbirinin tebliğ anında gösterilen adreste mevcut olmamaları…. hallerinden biri gerçekleştiği takdirde tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya meclisi üyesinden birine ya da kolluk amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder. Tebliğ memuru, ek-1’de yer alan (2) numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya yapıştırır. (a) bendinde belirtilen halin gerçekleşmesi durumunda tebliğ memuru, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir” şeklindeki hükmü ile anılan Yönetmeliğin “Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi” başlıklı 35. maddesinin 1. fıkrasının f bendi uyarınca, tebliğ mazbatasının “30 uncu ve 31 inci maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığını…. içermesi gerektiğine” ilişkin düzenlemesi karşısında; sanığa yapılan tebliğ işleminde, tebligat parçasında muhataba haber vermesi için gösterilen…adlı kişinin muhatabın en yakın komşusu, kapıcı ya da yönetici olup olmadığına ilişkin herhangi bir tespitin bulunmaması nedeniyle, talebe konu ilamın usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve sanık müdafiinin öğrenme ile 06.07.2018 tarihli kanun yararına bozma talepli dilekçesinin temyiz talebi olarak kabulü neticesinde süresinde olduğu anlaşılmakla, İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesi 11.02.2014 tarih ve 2011/5 Esas-2014/79 Karar sayılı ilamı henüz kesinleşmediğinden, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteminin CMK’nin 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın temyiz incelemesine hazırlanması amacıyla mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, hükümlü …‘ın ileride telafisi imkansız zararlara maruz kalmaması bakımından İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.02.2014 tarih ve 2011/5 Esas-2014/79 Karar sayılı kararının İNFAZININ DURDURULMASINA, 10.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.