YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/6717
KARAR NO : 2022/6811
KARAR TARİHİ : 19.04.2022
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Resmi belgede sahtecilik, İftira
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
A) İftira suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde,
TCK’nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması, TCK’nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası ise “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.” hükmünü haiz olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin, görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nin 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde Kabahatler Kanunu’nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gereklidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kolluk görevlileri tarafından bir ihbar üzerine durdurulan sanığın … olduğunu söyleyerek sürücü belgesi ibraz ettiği, Asayiş Büro Amirliğine götürülerek Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Grup Amirliğinden alınan fotoğraf gösterilerek fotoğraftaki kişinin kendisi olup olmadığı sorulduğunda ancak gerçek kimlik bilgilerini beyan ettiği anlaşılmakla; sanığın eyleminin 5326 sayılı Kanun’un 40/1. maddesine uyduğu ve 5237 sayılı TCK’nin 268. maddesinde düzenlenen suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden mahkûmiyet hükmü kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince, uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA; ancak sanığın eylemine uyan 5326 sayılı Kanun’un 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 11.02.2013 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK’nin 322 ve Kabahatler Kanunu’nun 24. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
B) Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesine gelince;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarihli 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK’nin “Kamu güvenine karşı suçlar’’ bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında 5237 sayılı TCK’nin 43. maddesinde, “değişik zamanlarda” denilmesi ve aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı, somut olayda ise kolluk ekipleri tarafından bir ihbar üzerine mahkeme kararına istinaden yapılan arama faaliyetleri esnasında, sanığın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halindeyken durdurulduğu, sanığın kendisinden kimliğini ibraz etmesi istenildiğinde önce … adına düzenlenmiş kendi fotoğrafı yapıştırılmış bir adet sürücü belgesini görevlilere ibraz ettiği, daha sonra polis merkezinde yapılan üst aramasında üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ancak yine …’un kimlik bilgileri içeren sahte nüfus cüzdanının ele geçirildiği iddiasıyla açılan kamu davasında; bu suçun mağdurunun yukarıda belirtildiği üzere kamu olduğunun anlaşılması karşısında, farklı zamanlarda düzenlendiği tespit edilemeyen belgeler ile ilgili zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı, ancak birden çok gerçek kişi aleyhine aynı anda düzenlendiği kabul edilen sahte belgelerin düzenlenip kullanılması olgusunun TCK’nin 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi sırasında nazara alınabileceği gözetilmeden hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.