Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2018/5061 E. 2018/9249 K. 20.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/5061
KARAR NO : 2018/9249
KARAR TARİHİ : 20.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanık hakkında kurulan 15.5.2018 tarihli mahkumiyet hükmünün 2010 takvim yılında sahte belge düzenlemek suçuna ilişkin olduğu kabul edilerek yapılan incelemede:
Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 23.04.2011 tarih ve 2011/7736 esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında 2005, 2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçlarından kamu davası açıldığı ancak bu yıllara ilişkin hüküm kurulmadığı anlaşılmakla, bu takvim yıllarına ilişkin sahte belge düzenlemek suçlarından zamanaşımı süresi içerisinde mahallince karar verilebilmesi mümkün görülmüştür.
Sanık hakkında 2010 takvim yılında sahte belge düzenlemek suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik, sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde:
1- Bozmaya uyularak yapılan yargılamada, sanığın savunmalarında suçlamaları kabul etmediğini, faturaların bilgisi dışında başkalarınca düzenlenmiş olduğunu beyan etmesi ve vergi suçu raporu ile vergi tekniği raporunda ve mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda 2010 takvim yılından sahte fatura düzenlendiğine dair somut bir tespitin yapılmamış olması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi bakımından, 2010 yılında düzenlendiği iddia edilen faturaların onaylı örneklerinin dosya arasına alınması, sanığın 2010 yılında herhangi bir beyanname verip vermediği ya da ticari faaliyette bulunup bulunmadığına dair araştırma yapılması, sahte olduğu iddia edilen faturaları kullanan mükellefler hakkında karşıt inceleme yapılıp yapılmadığı araştırılarak yapıldığının anlaşılması halinde onaylı örneklerinin dosya arasına alınması, faturaları kullanan mükelleflerin tanık olarak beyanlarına başvurularak faturaları kimden, hangi hukuki ilişkiye dayanarak aldıklarının ve sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması, gerektiğinde faturalar üzerindeki imza ve yazıların sanığa aidiyeti hususunda bilirkişi raporu alınmasından sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.