Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/9803 E. 2020/6749 K. 11.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/9803
KARAR NO : 2020/6749
KARAR TARİHİ : 11.11.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Defter ve belge gizleme
HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanık hakkında 2008 takvim yılına ait defter ve belgelerini yapılan tebligata rağmen süresi içerisinde ibraz etmediği iddiasıyla “Defter ve belge gizleme” suçundan açılan kamu davasında;
1- Defter ve belgeleri gizlemek suçunun oluşabilmesi için, “varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit…” olan defter ve belgelerin, saklama zorunluluğu olan 5 yıllık süre içerisinde usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen vergi incelemesi için yetkili memura ibraz edilmemesinin gerekli olduğu, suç tarihinde işyerinin faal olup olmadığının dosya içeriğinden anlaşılamadığı ve sanığın 15.03.2012 tarihinde şirket hisselerini devralarak müdür olduğunun anlaşılması karşısında, suçun unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından;
a) Sanığın işyerinin tebligat tarihinde faal olup olmadığı araştırılıp, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 139/2. maddesindeki, incelemenin dairede yapılmasına imkan veren istisnalardan birisinin varlığının, tebligat tarihinden önce tespit edilip edilmediğinin vergi dairesinden sorulması,
b) İstenilen defter ve belgelerin sanığın şirketteki hisseleri devraldığı 15.03.2012 tarihten önceki döneme ait olduğu, dosyada defter ve belgelerin sanığa teslim edildiğine ilişkin belge olmadığı anlaşılmakla, şirketin önceki yetkililerinin tespit edilerek CMK’nin 48. maddesindeki çekinme haklarının hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmeleri; ilgili yıllara ait defter ve belgeleri sanığa teslim edip etmediklerinin, bu hususta teslim tesellüm tutanağı düzenlenip düzenlenmediğinin sorulması,
Sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2- Kabule göre ;
a)5271 sayılı CMK’nin 231/8. maddesine, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 72. maddesi ile eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanması geri bırakılmasına karar verilemez.” şeklindeki hükmün ancak yürürlük tarihinden sonra işlenen suçlar bakımından uygulanabileceği gözetilmeden, daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği gerekçesi ile CMK’nin 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan” yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemiş olması isabetsizliğinin 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz talepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 11.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.