Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/9675 E. 2020/4754 K. 22.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/9675
KARAR NO : 2020/4754
KARAR TARİHİ : 22.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenleme
HÜKÜM : Mahkumiyet

1- Sanık hakkında 2008, 2009 ve 2010 takvim yıllarında “sahte fatura kullanma” suçlarından açılan kamu davasında; sanığın suça konu olan faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayandığını, bilerek sahte fatura kullanmadığını savunması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; Ba formunda belirtilen ve sanığın kullandığı faturaları düzenleyen mükellefler hakkında tanzim edilen vergi inceleme raporlarının ilgili vergi dairesinden getirtilmesi, aynı mükellefler hakkında ilgili takvim yılında “sahte fatura düzenleme” suçundan dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise dosyaların getirtilerek incelenmesi ve ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması, gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; faturaları düzenleyen mükelleflere ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler ile faturaları düzenleyen mükelleflerin yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgelerin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellefler ile sanığın ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması.
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi yasaya aykırı,
2-UYAP’tan yapılan araştırmada sanık hakkında aynı mükellefiyet dolayısıyla başka mükelleflerden temin ettiği faturaları 2008 ve 2010 takvim yılında kullandığı iddiasıyla açılan başka bir kamu davasında, Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.03.2015 ve 2014/80-2015/190 sayılı kararı ile 2010 takvim yılından sanığın beraatine, 2008 takvim yılından sanığın mahkûmiyetine hükmedildiği, anılan kararın temyizi üzerine dosyanın Dairemizin 2019/3373 Esas sırasına kaydedildiği, anılan davada sanığın 02/01/2009 tarihinde şirketteki tüm hisselerini devrettiğinden şirketle bir ilgisinin kalmadığından bahisle sanığın beraatine karar verildiğinin anlaşılması karşısında; temyiz incelemesine konu davada sanığın 2009 ve 2010 yıllarında şirketle bir ilişkisinin bulunup bulunmadığının ve aynı takvim yılında başka mükelleflere ait kullandığı sahte faturalara ilişkin tespitin yeni bir suçu oluşturmayıp, zincirleme suç içinde değerlendirilmesi gerekeceği dikkate alınarak; Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/80 Esas ve 2015/190 Karar sayılı dosyasının duruşmaya getirtilip incelenmesi, mümkün olması hâlinde davaların birleştirilmesi, birleştirme mümkün değilse bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosya arasına alınması, sanığın şirket faaliyetleriyle ilgili 2009 ve 2010 yıllarına ait beyanname, şirkete ait bir belge düzenleyip düzenlemediği müdür veya ortak sıfatıyla şirketten maaş ya da pay alıp almadığının araştırılmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
3-Kabule göre de ;
a)Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 28/11/2011 tarih ve 2011/26958 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında mütalaya uygun olarak 2008, 2009 ve 2010 yıllarında sahte fatura düzenlemek ve sahte fatura kullanmak suçlarından kamu davasının açıldığı; “sahte fatura düzenleme” ve “sahte fatura kullanma” suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olup birbirine dönüşmeyeceği gözetilmeden mahkemece sahte fatura düzenleme ve sahte fatura kullanma suçlarının tek suç kabul edilerek sadece sahte fatura kullanma suçlarından hüküm kurulması,
b) 5237 sayılı TCK’nin 53/3. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz talebi bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 saydı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 22.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.