Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/9660 E. 2020/5239 K. 30.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/9660
KARAR NO : 2020/5239
KARAR TARİHİ : 30.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenlemek
HÜKÜM : Mahkumiyet

I- 2007 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan kurulan hükme yönelik sanık müdafinin temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
Sanığa yüklenen “2007 takvim yılında sahte fatura düzenlemek” suçunun Kanun’daki cezasının üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanık müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,
II- 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçlarından kurulan hükme yönelik sanık müdafinin temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
5271 sayılı CMK’nin 217. maddesi uyarınca duruşmadan edindiği kanaate göre delilleri değerlendirip ” 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme” suçlarının sübutu yönünden vicdani kanıya ulaşan Mahkemenin takdir ve kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiş, 5237 sayılı TCK’nin 53. Maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki işlemlerin hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ile delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışılarak değerlendirildiği, vicdani kanının deliller ve dosyadaki bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, fiillerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, fiillere uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlenip uygulandığı, kurulan hükümlerde bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmış; sanık müdafinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden, hükümlerin ONANMASINA,
III- 2008 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçlarından kurulan hükme sanık müdafinin temyiz nedenlerinin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin kovuşturma neticesinde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz nedenlerinin reddine, ancak;
1-2008 yılında sahte olarak düzenlendiği iddia edilen 14 adet faturadan 12 tanesinin Mart 2008 döneminde … isimli firmaya düzenlendiğinin dosya arasında bulunan karşıt inceleme raporundan anlaşılması ancak kalan iki adet faturanın hangi tarihte düzenlendiğinin dosya kapsamından tespit edilememesi karşısında; sahte fatura düzenleme suçlarında son düzenlenen fatura tarihinin suç tarihi olacağı gözetilerek son fatura tarihinin tespit edilerek zamanaşımı yönünden değerlendirme yapılması,
2- Mart 2008 yılında fatura düzenlendiğinin dosya kapsamından anlaşılması karşısında, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 276. Maddesiyle değişik 213 sayılı VUK’nin 359/b maddesinde öngörülen temel cezanın alt sınırının 3 yıl hapis olduğu gözetilmeden, temel cezanın 18 ay olarak belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayin edilmesi,
3- 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkının saklı tutulmasına,
30/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.