Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/9592 E. 2018/5497 K. 18.06.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/9592
KARAR NO : 2018/5497
KARAR TARİHİ : 18.06.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Sanık … hakkında beraat,
Sanık … hakkında mahkumiyet

A)Sanık … hakkında 2006, 2007 ve 2008 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından verilen beraat hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesi:
Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
B)Sanık … hakkında 2006, 2007 ve 2008 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz talebinin incelenmesi:
Sanığın, suç konusu faturaları düzenleyen şirketin ortağı ve sorumlu müdürü olup faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olduğunu, faturaların gerçek alım ve satımları yansıttığını, düzenlenen faturaların sahte olmadığını savunması nedeniyle, suçların unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için;
1-Sanık hakkında düzenlenen vergi suç raporu ve mütaalanın sahte fatura düzenleme suçuna ilişkin olup Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığının 23.01.2012 tarih ve 2012/84 esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında 2006, 2007 ve 2008 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçundan dava açıldığı, birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olan “sahte fatura düzenleme” ve “sahte fatura kullanma” suçları birbirine dönüşemeyeceği halde, kararın gerekçe kısmında sahte fatura düzenlemek suçundan bahsedilip, hüküm kısmında ise “sahte fatura düzenleme ve kullanma” suçundan hüküm kurulduğu belirtilmek suretiyle hükümde çelişkiye yol açılmış olması,
2-Sahte fatura düzenleme suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 230. maddesinde, faturalarda bulunması zorunlu olan bilgilerin neler olduğunun belirtilmesi, aynı Kanunun 227. maddesinin 3. fıkrasında ”Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır” hükmünün yer alması; suç konusu faturaların dosya içinde bulunmadığının ve getirtilip duruşmada incelenmediğinin anlaşılması karşısında; sanığın 2006, 2007 ve 2008 takvim yıllarında düzenlendiği iddia olunan faturalardan, her takvim yılına ait kanaat oluşturacak sayıdaki asıllarının veya onaylı örneklerinin getirtilerek incelenmesi ve 213 sayılı Kanunun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin tespit edilmesi,
3)Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için;
a)Faturayı düzenleyen şirkete ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin; faturaları kullananlara ait yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgelerin getirtilmesi,
b)Daha sonra, faturaları düzenleyen şirket ile kullanan şirket ve kişilerin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
4-Kabule göre;
a)2008 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçu yönünden; suç tarihinde yürürlükte bulunan ve 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı yasanın 276. maddesiyle değişik 213 sayılı Kanun’un 359/b maddesinde öngörülen cezanın alt sınırının 3 yıl hapis olduğu gözetilmeden, temel cezanın değişiklikten önceki 359/b-1. maddesi uyarınca 18 ay olarak tespiti suretiyle eksik ceza tayini,
b)Her üç suç bakımından, hükümden sonra 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.