Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/8271 E. 2018/11063 K. 26.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/8271
KARAR NO : 2018/11063
KARAR TARİHİ : 26.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanunu’na muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanık hakkında 01.02.2010 tarihli iddianame ile 2007 takvim yılında …Plastik Ambalaj Temizlik Kırtasiye Paz. San. Tic. Ltd. Şirketi tarafından düzenlenen 03.12.2007, 13.12.2007 ve 17.12.2007 tarihli üç adet sahte faturayı kullandığı iddiası ile açılan davada, sanığın suça konu …. Ticaret isimli iş yerinin kendi adına olduğu ancak gerçekte kayınbiraderi … tarafından işletildiği, suç ile bir ilgisinin olmadığı, tanık olarak beyanı alınan …’ın bu durumu inkar ettiği, sanık tarafından gösterilen tanıkların ise iş yerini fiilen…’un işlettiğini beyan ettiklerinin anlaşılması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından;
1- Suça konu olan faturaları düzenleyen şirket hakkında vergi suçu raporu düzenlenip düzenlenmediği ve dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,
2- Faturaları düzenleyen şirket yetkilisinin CMK’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakkı hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendisinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kime verdiğinin, sanığı tanıyıp tanımadığını ve faturaların verilmesi konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
3- Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; faturayı düzenleyen mükellefe ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin getirtilmesi,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
4- Kabule göre de;
a) 5237 sayılı TCK’nin 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin 1. fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlarla 3. maddesinin 1. fıkrasındaki “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” şeklindeki yasal düzenlemeler karşısında; cezanın maddede düzenlenen alt ve üst sınırları arasında takdir hakkı kullanılırken denetime olanak verecek şekilde dosya içeriğine uygun somut gerekçeler gösterilmesi gerektiği ve suç tarihinde sanığa yüklenen suç için 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezasının öngörüldüğü gözetilmeden, yasal gerekçesi gösterilmeksizin temel cezanın üst sınırdan belirlenmesi,
b) Aynı takvim yılında birden fazla sahte fatura kullandığı kabul edilen sanık hakkında, TCK’nin 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
c) En son tarihli 17.12.2007 olan suça konu faturaların KDV indiriminde kullanılmış olmaları nedeniyle “21.01.2008” olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığına “2007” şeklinde yanlış yazılması,
d) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ceza miktarı bakımından sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 26.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.