Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/8097 E. 2018/10883 K. 25.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/8097
KARAR NO : 2018/10883
KARAR TARİHİ : 25.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre katılan vekili ve sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Aynı takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura kullanma eyleminin zincirleme suç oluşturduğu ve sanık hakkında TCK’nin 43. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- 5237 sayılı TCK’nin 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suç işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suç konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK’nin “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hakimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir, ancak Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK’nin 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerdeki ifadelerin tekrarı bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe değildir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 2007 takvim yılında sahte fatura kullanma eylemi bakımından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/b-1. maddesinde onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş olup, somut olayın özellikleri gözetilerek TCK’nin 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde alt ve üst sınırlar arasında bir belirleme yapılması gerekirken, TCK’nin 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler somutlaştırılmadan sanık hakkında orantılılık ilkesine aykırı ve hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmayacak biçimde cezasının üst sınırdan tayini,
3- Hüküm fıkrasında uygulama maddesinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/b-1. maddesi yerine, 213 sayılı VUK’nin 359/b-2. maddesi olarak hatalı gösterilmesi,
4- Sahte fatura kullanma suçunda suç tarihi, sahte faturalar hangi vergi türünde kullanılmışsa bu vergiye göre sunulması gereken son beyanname tarihi olacağından, kullanılan son fatura 27.12.2007 tarihli olup, suça konu faturaların KDV indiriminde kullanılmış olması nedeniyle suç tarihinin “25.01.2008” olduğu gözetilmeden, gerekçeli karar başlığında “2007” olarak yanlış yazılması,
5- TCK’nin 53/3. maddesi gereği, sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilinceye kadar, diğer kişiler üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.