YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/2876
KARAR NO : 2018/9246
KARAR TARİHİ : 20.11.2018
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140-2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Toplanan deliller gerekçeli kararda gösterilip tartışılarak; yüklenen suçun sübutu kabul, oluşa uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, hükmün açıklanması şartlarının bulunup bulunmadığına ilişkin ön sorun yönünden oy çokluğu, esas yönünden oybirliği ile 20.11.2018 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
Dairemizin 20.11.2018 tarih, 2017/2876 Es, 2018/9246 Kr sayılı (Hükmün açıklama koşullarının bulunduğuna dair) çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebepten katılmıyorum.
Sanığın 5237 TCK’nin 204/1, 62/1, 53. maddeleri gereğince 1 Yıl 8 Ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Hükmün Açıklanması suretiyle kurulan Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/10/2014 tarih 2014/352 Es 2014/313 Kr sayılı kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Sanık hakkında aynı mahkemece 10/02/2009 tarih 2009/426 Es- 2009/452 Kr sayıyla TCK’nin 204/1, 62/1, 53/1. maddelerine göre verilen 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün CMK’nin 231/6 ve devam maddeleri uyarınca açıklanmasının geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Deneme devresi içinde sanık hakkında Akyurt Asliye Ceza Mahkemesinin 14/03/2012 tarih 2011/145 Es, 2012/63 Kr sayı ile 5237 sayılı TCK’nin 86/2, 62/1, 52/2. maddeleri uyarınca doğrudan 2.000 TL APC ile (iki kez); ve yine aynı Yasanın 106/1-2. cümlesi ve 62/1, 52/2. maddesi uyarınca doğrudan 1.000 TL APC ile; yine aynı Yasanın 151/1, 62/1, 52/2. maddeleri ile doğrudan 2.000 TL APC cezalandırılmasına ilişkin kesin olarak verilen hükümlere istinaden ilgili mahkemesine ihbarda bulunulduğu görülmüştür.
Ceza Muhakemesi Hukukunda kesin olduğu belirtilen hükümler ancak kendi kesinlik sınırları içinde (daha doğru bir ifadeyle sadece ve sadece kesin sonuç adli para cezası ile sınırlı olarak) infazı kabildir. Kesin hükme kendisinden daha ağır (somut olayda hürriyeti bağlayıcı ceza) bir başka hükmün infazına yol açacak şekilde bir sonuç yüklenemez.
Çünkü kesin olarak verilen kararların olağan yargı yolu içinde temyiz incelenmesine konu edilmesi mümkün değildir. Ancak şartların varlığı halinde kanun yararına bozma suretiyle hukuka aykırılığın giderilmesi mümkündür. Dolayısıyla etkin bir yargısal denetime tabi olmayan kesin hükümlerin hükmün açıklanmasına dayanak alınması mümkün değildir. Bu durum iç hukukumuzun bir parçası olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddesine güvence altına alınan Masumiyet Karinesinin ihlali niteliğindedir.
Bu sebeplerle anılan mahkeme kararının öncelikle (hükmün açıklanmasının koşullarının bulunmadığı sebebine dayalı olarak) bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılmıyorum. 20.11.2018