Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/2373 E. 2017/4111 K. 01.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/2373
KARAR NO : 2017/4111
KARAR TARİHİ : 01.06.2017

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
7) … 8) … 9) …
10) … 11) … 12) … 13) … 14) …
15) … 16) …
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, memurun resmu belgede sahteciliği, görevi kötüye kullanma, özel belgede sahtecilik, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, mühür ve damgada sahtecilik, bilişim sistemini bozması
HÜKÜM : 1-Sanıklardan …, …, …, … ve … haklarında “özel belgede sahtecilik” suçundan düşme
2-Sanıklardan … ve … haklarında “Resmi Belgede sahtecilik”suçundan mahkumiyet
3-Sanıklardan …, …, … ve … haklarında “mühürde sahtecilik” suçundan beraat
4-Sanıklar … ve … hakkında “kıymetli damgada sahtecilik” suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin, sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … haklarında “resmi belgede sahtecilik” suçlarından beraat ve mahkumiyet
5-Sanıklar …, …, … ve … haklarında “mühürde sahtecilik” suçlarından kurulan beraat
6-Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … haklarında “resmi belgede sahtecilik” suçlarından beraat
7- Sanık … hakkında “memurun resmi belgede sahteciliği” suçundan mahkumiyet

Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının 23.05.2005 tarih ve 2005/2384 Esas sayılı iddianamesi ile sanıklardan … hakkında 765 sayılı TCK’nın 313/1 ve 345. maddeleri kapsamında cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve sahte özel evrak tanzim etmek, sanıklar … ve … haklarında 765 sayılı Kanun’un 333. maddesi kapsamında mühürde sahtecilik, sanık … hakkında sanıklardan … ile iştirak halinde sahte ustalık belgesi tanzim etmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçlarından da kamu davası açıldığı halde, bu suçlar yönünden mahkemece hüküm kurulmamış olduğu anlaşılmakla, Cumhuriyet savcısının sanık … hakkında özel belgede sahtecilik suçuna yönelik temyiz isteğinin incelenmesi olanaklı görülmemiş, zamanaşımı süreleri de dikkate alınarak, bu hususlarda mahallinde bir karar verilmesi, hüküm fıkrasında sanık “…”in, “Salih Özalp” olarak yanlış yazılan isminin mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
I-Sanıklardan …, …, …, … ve … haklarında “özel belgede sahtecilik” suçundan kurulan düşme hükümlerine yönelik, Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesi hükmü karşısında; sanıklara yüklenen “özel belgede sahtecilik” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının suç tarihinden hüküm tarihine kadar gerçekleştiğinden kamu davasının vaki zamanaşımı nedeniyle düşürüldüğü gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA,
II- Sanıklardan … ve … haklarında “Resmi Belgede sahtecilik”suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık … müdafii ve sanık …’un temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıklardan … ve …’un eylemlerinin, kamu görevlisi olan sanık …’ın memurun resmi belgede sahteciliği suçuna iştirak kapsamında (765 sayılı TCK’nın 339/1, 64/1; 5237 sayılı TCK’nın 204/2, 37. maddeleri) bulunduğu halde, sanıklar hakkında 765 sayılı TCK’nın 342/1. maddesinde düzenlenen suçun oluştuğunun kabulü ile bu suçtan hüküm kuruluş ise de; bu husus aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış, ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04.03.2008 gün ve 47/43 sayılı kararında açıklandığı üzere sanığın daha önce bir kez tanınmış olan atıfetin genişletilmesi suretiyle hakkaniyete aykırı, adalet ve eşitlik ilkelerinin zedelenmesine yol açacak biçimde önceki yanılgılı uygulama nedeniyle ortaya çıkan hafif sonuç cezadan ikinci kez mahkumiyetin sonuçlarını da kapsayacak şekilde yararlandırılmasının mümkün bulunmadığı cihetle, 765 sayılı TCK.nun 342/1,80 maddeleri gereğince ve 5237 sayılı TCK.nun 204/1,43/1-2 maddeleri gereğince ayrı ayrı uygulama yapılarak sonuç cezaların karşılaştırılması suretiyle sanıkların lehlerine olan yasanın belirlenmesi gerekirken mahkemece uygulamalı karşılaştırma yapılmadan her iki yasa uyarınca aynı miktarda temel ceza tayin olunacağı şeklindeki hatalı kabulden haraketle 765 sayılı yasanın sanıkların lehine olduğu kabul edilip yazılı şekilde hükümler kurulmuş olması hususuna ilişen tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı arttırıcı ve azaltıcı sebeplerin bulunmadığı takdir kılınmış ve incelenen dosyaya göre verilen mükümlerde eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık … müdafii ve sanık …’un yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
III- Sanıklardan …, …, … ve … haklarında “mühürde sahtecilik” suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik Cumhuriyet savcısının; sanıklar … ve … hakkında “kıymetli damgada sahtecilik” suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin, sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … haklarında “resmi belgede sahtecilik” suçlarından kurulan beraat ve mahkumiyet hükümlerine yönelik, Cumhuriyet savcısı, sanık … müdafii ve sanıklar … ile …’nin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıklar …, …, … ve … haklarında “mühürde sahtecilik” suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik olarak; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanıklara yüklenen 765 sayılı TCK’nın 332. maddesinde düzenlenen “mühürde sahtecilik” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nın 102/3. maddesinde öngörülen asli zamanaşımının, kesici son işlem olan sanıkların sorgularının yapıldığı 20.07.2005 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış;
Sanıklar … ve … haklarında “kıymetli damgada sahtecilik” suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik, katılan vekilinin temyiz dilekçesi içeriği itibariyle herhangi bir temyiz talebi bulunmadığı cihetle, tebliğnamedeki bu hususlara ilişen düşünceye iştirak edilmemiş olup, sanıklar … ve … haklarında “kıymetli damgada sahtecilik” suçundan kurulan beraat hükümlerine hasren yapılan incelemede; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. ve TCK’nın 7. maddeleri hükümleri karşısında; sanıklara yüklenen “kıymetli damgada sahtrecilik” suçunun suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 199/1-4. maddesindeki cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu ve sanıkların lehine olan aynı Kanunun 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği tarihten temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış,
Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … haklarında “resmi belgede sahtecilik” suçlarından kurulan beraat ve mahkumiyet hükümlerine yönelik olarak ise; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. ve TCK’nın 7. maddeleri hükümleri karşısında; sanıklara yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçunun suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 204/1. maddesindeki cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu ve sanıkların lehine olan aynı Kanunun 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği tarihten temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve katılan kurum vekili, Cumhuriyet savcısı, sanık … müdafii ve sanıklar …, …’nin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanıklar hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nın 102/3, 104/2, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 67, CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,
IV- Sanık … hakkında “memurun resmi belgede sahteciliği” suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik olarak, Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre Cumhuriyet savcısı ve sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak:
1-5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Yasa ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe Yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden ve bu konuda uygulamalı karşılaştırma yapılmadan denetime elverişli olmayacak şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de; Adli Emanetin 2005/183 sırasında kayıtlı emanet eşyalardan suçla ilgili olanlar hüküm kısmında ayrı ayrı belirtildikten sonra, suça konu belgelerin dosyada delil olarak saklanmalarına karar verilmesi, diğer belge ve eşyalar hakkında ise niteliğine göre usule uygun şekilde karar verilmesi gerekirken, mahkemece hatalı olarak “Adli emanetin 2005/183 sırasında kayıtlı bulunan eşyanın nevi ve miktarı ve müfredatı bölümünde yazılı tüm malzemelerin başka bir suçta kullanılmamasına teminen karar kesinleştiğinde usulünce imhasına, sahte olmayan ve suç teşkil etmeyen emanet eşyalarının sahiplerine iadesine” karar verilmesi, yasaya aykırı,
Cumhuriyet savcısı ile sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 01.06.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.