Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/17434 E. 2018/1725 K. 27.02.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/17434
KARAR NO : 2018/1725
KARAR TARİHİ : 27.02.2018

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

1-Serbest muhasebeci ve mali müşavir olan sanığın, e-bildirge kullanıcı kodu ve şifresi alarak sigortalıları … Tekstil Gıda Endüstri Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti’nde fiilen çalışmadıkları halde 2006/11,12 ve 2007/06’ncı aylarda çalıştıkları yönünde bildirimde bulunduğunun, bu suretle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; suça konu bildirgelerin asıllarının ya da onaylı suretlerinin dosya arasında bulunmaması, işe giriş bildirgelerinin kim tarafından verildiğinin ve bilgisayar ortamında verilip verilmediğinin araştırılmamış olması karşısında; sözkonusu bildirgelerin, kim tarafından verildiğinin ve bilgisayar ortamında verilip verilmediğinin araştırılması; e-bildirge, imza ve şifre ile bilgisayar ortamında işe giriş bildirgelerinin verilmesi halinde, sahte oluşturulmuş maddi varlığı haiz, somut bir belge olmadığından eylemin bu hali ile TCK’nın 244/2-3. maddelerinde düzenlenen sisteme veri yerleştirme suçunu oluşturacağı; fiziki olarak verildiğinin tespiti durumunda ise, işe giriş bildirgesi verme yükümlülüğünün suç tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca işverene ait olması, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 2-A maddesinde belirtilen “muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğinin konusu” kapsamındaki işlerden olmaması nedeniyle, aynı Kanunun 47. maddesine göre, sözü edilen meslek mensuplarının görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işledikleri suç kapsamında sayılamayacağı cihetle, sanığın fiilinin 5237 sayılı TCK’nın 207/1 ve 43. maddeleri kapsamında özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilerek; suça konu belge asılları dosya arasına alınıp, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğundan, suça konu belge asılları incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve aldatma niteliği olup olmadığı belirlenerek sanığın fiilinin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmadığının tartışılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, eksik inceleme ve yanlış nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
a) Kendisini vekille temsil ettiren katılan kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.