Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/17201 E. 2018/7616 K. 03.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/17201
KARAR NO : 2018/7616
KARAR TARİHİ : 03.10.2018

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

SUÇ : Görevi kötüye kullanmak
HÜKÜM : Beraat

Doktor olarak görev yapan sanıkların düzenlediği 7 adet reçetenin hak sahiplerinin bilgisi dışında düzenlendiği, hak sahiplerinden …’in reçetelerin yazıldığı Sağlık Ocağında hiç muayene olmadığı, diğer hak sahibi Nilüfer Yıldırım Debbeoğlu’nun da reçetelerde adı geçen doktorlara muayene olmadığı, böylelikle şüphelilerin hastaları görmeden ve muayene etmeden hastaların bilgisi dışında reçete düzenlediklerinin iddia olunduğu somut olayda; sanıkların üzerine atılı eylemin görevi kötüye kullanmak suçunu oluşturacağı anlaşılmakla yapılan incelemede;
1- Sanıklar … (Silibolatlaz), …, … ve … hakkında verilen hükümlere yönelik itirazların incelenmesinde;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanıklara yüklenen “görevi kötüye kullanmak” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırına göre suç tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı Kanun’un 66/1-e maddesinde öngörülen asli dava zamanaşımının, son kesici işlem olan sanık …’ın savunmasının alındığı 25.09.2009, sanıklar Gökhan Gülbey, … ve …’ın savunmalarının alındığı 22.05.2009 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Kanun’un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE,
2-Sanık … hakkında verilen hükmün incelenmesinde;
Sanığın düzenlediği reçete 27.04.2005 tarihli olduğundan, sanığın eyleminin 765 sayılı TCK’nin 240. maddesi kapsamında olup, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9. maddeleri hükmü uyarınca; sanığa yüklenen suçun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırına göre suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nin 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği 27.04.2005 tarihinden hüküm tarihine kadar gerçekleştiği gözetilmeden, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık haklarındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK.’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE, 03.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

.