YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/17074
KARAR NO : 2020/3432
KARAR TARİHİ : 23.06.2020
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Defter ve belge gizlemek, sahte belge kullanmak ve düzenlemek
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- Sanık hakkında defter ve belge gizlemek suçu ve 2008,2009,2010 takvim yıllarında sahte belge düzenlemek suçları yönünden kurulan hükümlere yönelik temyiz talebinin incelenmesi:
Defter, kayıt ve belgeleri gizleme suçu için tehlike suçu olması nedeniyle CMK’nin 231. maddesi anlamında maddi zarar doğmayacağı, defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesinden dolayı tarh edilecek vergi ve cezaların ise eylemden doğan zarar niteliğinde bulunmadığı, sanık hakkında, katılan kurumun zararının giderilmediğinden bahisle yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de; mahkemece sanık hakkında, TCK.nun 51. maddesinin uygulanmama gerekçesinde objektif ve sübjektif değerlendirme yapılarak yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat oluşmadığının belirlenmiş olduğu anlaşıldığından bu husus da bozma nedeni yapılmamış, 5237 sayılı TCK”nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışılarak değerlendirildiği, fiillerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezaların kanuni takdir sınırlarında uygulandığı, incelenen dosyaya göre kurulan hükümlerde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış, sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden hükümlerin ONANMASINA,
2- Sanık hakkında 2008,2009,2010 takvim yıllarında sahte belge kullanmak suçları yönünden kurulan hükümlere yönelik temyiz talebinin incelenmesi:
Sanık hakkında “2008-2009-2010 takvim yıllarında sahte fatura kullanma” suçundan açılan kamu davasında; sanığın savunmasında, suça konu faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayandığını beyan etmesi karşısında;
Maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından;
a- Faturaları düzenleyen mükellef/mükellefler hakkında tanzim edilen vergi inceleme raporlarının ilgili vergi dairesinden getirtilmesi,
b- Aynı mükellefler hakkında ilgili takvim yılında “sahte fatura düzenleme suçundan” dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise dosyaların getirtilerek incelenmesi ve ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması,
c- Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için; faturaları düzenleyen mükellefe ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler ile faturaları düzenleyen mükellefin yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgelerin getirtilmesi, faturaları düzenleyen mükellef ile kullanan mükellefin ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet hükmü kurulması, yasaya aykırı,
d- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK”nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA,
23/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.