Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/15625 E. 2018/1644 K. 22.02.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/15625
KARAR NO : 2018/1644
KARAR TARİHİ : 22.02.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Beraat

A-Sanık … hakkında 2006, 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek, sanık … hakkında 2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin ve sanıklar müdafilerinin temyiz itirazlarının incelemesinde;
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 02.05.2012 tarih ve 2012/29537 esas sayılı iddianamesi ile sanıklar hakkında “ sahte fatura düzenlemek” suçundan kamu davası açılmış ise de, atılı suçlara ilişkin verilmiş bir mütalaa bulunmadığı görülmekle; öncelikle durma kararı verilip, 213 sayılı VUK’nın 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceği Vergi Dairesi Başkanlığından sorularak, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hükümler kurulması,
Yasaya aykırı, sanıklar müdafilerinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
B-Sanıklar … hakkında 2006, 2007 takvim yıllarında ve sanık … hakkında 2007 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin ve sanıklar … ve … müdafiinin temyiz itirazlarının incelemesinde;
1)Tüzel kişilerde vergi kanunları yönünden sorumluluk 213 sayılı Kanunun 10 ve 333. maddelerinde düzenlenmiş ve aynı Kanunun 359 ve 360. maddelerinde öngörülen cezaların bu fiileri işleyenler hakkında hükmolunacağı belirtilmiştir. Tüzel kişilerin birden fazla kanuni temsilci bulunup da suç, eylem ve fikir birliği içinde işlenmemişse sorumluluk, cezanın şahsiliği ilkesine bağlı olarak temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar dikkate alınarak, suçun şeklî sorumlusuna değil, ayrıntısını bilen ve oluşumunda rolü olan temsilciye aittir. Bu kapsamda, 2006 ve 2007 takvim yıllarına ilişkin olarak sanıkların sorumluluğu ve suça ne şekilde katıldıkları belirlenerek, sanıklar hakkında 2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçundan açılan kamu davasında; sahte fatura düzenleme suçunda suçun maddi konusunun fatura olması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ”Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun’un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından, hiç düzenlenmemiş sayılır” şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu’nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından her takvim yılına ait suça konu fatura asılları ya da onaylı örneklerinden kanaat oluşturacak sayıda temin edilip dosya arasına konulması, incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi; faturaları kullanan şirketler hakkında karşıt inceleme yapılıp yapılmadığı araştırılıp, yapılmış ise düzenlenen vergi inceleme ve sair raporların onaylı suretlerinin getirtilerek incelenmesi, kamu davası açılıp açılmadığının sorulması, açıldığının tespiti halinde dava dosyalarının intikalinin sağlanarak ayrıntılı özetinin tutanağa geçirilmesi, bu davayı ilgilendiren bilgi ve belgelerin onaylı örneklerinin alınarak dosyaya konulması; gerektiğinde faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişiler tanık olarak dinlenerek sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak aldıkları ve sanıkları tanıyıp tanımadıklarının sorulması; faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim ve tesellüm belgeleri, bedelinin ödendiğine dair ticari teamüle uygun, kanıtlama yeterliliği olan banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin araştırılarak getirtilip incelenmesi ve dosya arasına konulması, sonucuna göre tüm deliller tartışılarak sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
2)Kabule göre de;
a) Sahte fatura düzenleme suçlarında her takvim yılında işlenen suçların birbirinden ayrı ve bağımsız suçları oluşturduğu gözetilmeksizin her sanık hakkında tek suçtan beraat hükmü kurulması,
b)1136 sayılı Kanun’un 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanıklar lehine ayrı ayrı maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanıklar … ve … müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.