Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/14169 E. 2017/6423 K. 09.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/14169
KARAR NO : 2017/6423
KARAR TARİHİ : 09.10.2017

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 08.08.2017 gün ve 2017/5785 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 21.08.2017 gün ve KYB. 2017/49529 sayılı ihbarnamesi ile;
Özel belgede sahtecilik suçundan sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 207/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Adana 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/06/2013 tarihli ve 2012/1159 esas, 2013/491 sayılı kararını müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde yeniden suç işlediğinden bahisle hükmün açıklanmasına ilişkin anılan Mahkemenin 09/06/2016 tarihli ve 2016/194 esas, 2016/479 sayılı kararının, “sanığın müştekinin bilgisi dışında iki adet GSM abonelik sözleşmesi tanzim ederek adına fatura düzenlenmesine sebebiyet verdiği olayda, Adana 4. Asliye Ceza Mahkemesince, müşteki adına iki ayrı abonelik sözleşmesi tanzim edildiği gerekçesiyle sahtecilik suçundan hüküm kurulduğu, hükmün kesinleşmesini müteakip, 06/02/2014 tarih ve 6518 sayılı Kanun’un 105. maddesi ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 63/10. maddesinde yapılan değişiklik doğrultusunda eylemin bütün olarak değerlendirilerek sanık lehine uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hükmün açıklanmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin 11. fıkrasına göre; “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.”
Buna göre, sanık denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlediğinde mahkeme daha önce açıklanmasını geri bıraktığı mahkûmiyet hükmünü açıklayacak, bu hükümde hukuka aykırılık olsa bile hükmü değiştiremeyecektir.
Ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararından sonra; sanığın ölmesi, dava zamanaşımı süresinin dolması, şikâyete tabi suçlarda şikâyetten vazgeçilmesi, yürürlüğe giren yeni kanunla fiilin suç olmaktan çıkarılması veya daha az cezayı gerektiren ya da önödemeye tabi bir suç olarak düzenlenmesi gibi durumlarda, mahkemenin bunları dikkate alarak yeni bir hüküm kurması adil yargılama, maddî gerçeğe ulaşma ve çabukluk ilkeleri gereğince zorunludur.
Somut olayda, sanığın fiili, 5237 sayılı TCK’nın 207. maddesinin 1. fıkrası gereğince hapis cezasını gerektiren “özel belgede sahtecilik” suçunu oluşturmakta iken; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararından sonra, 19.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunla 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 56. maddesine eklenen 4. fıkradaki “Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi veya işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz.” ve 5. fıkradaki “Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz.” şeklindeki hükümler uyarınca, 5809 sayılı Kanunun 63. maddesinin 10. fıkrasında bu fiiller adlî para cezasını gerektiren ve önödemeye tabi suç olarak düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK’nın 7. maddesinin 2. fıkrası gereğince, lehine olan bu düzenleme nedeniyle, sanığa önödeme önerisinde bulunularak, sonucuna göre hukukî durumu belirlenip yeniden hüküm kurulması gerekirken, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması ve aynı şekilde hüküm verilmesi yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlere ve incelenen dosya içeriğine göre, ihbarnamedeki kanun yararına bozma isteği yerinde görüldüğünden; Adana 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09.06.2016 tarihli 2016/194 esas ve 2016/479 karar sayılı hükmünün CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA; müteakip işlemlerin mahallinde ikmaline, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 09.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.