Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/13470 E. 2019/37 K. 07.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/13470
KARAR NO : 2019/37
KARAR TARİHİ : 07.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yargıtay 9. Ceza Dairesi‘nin 09.07.2014 tarihli 2014/4976 Esas ve 2014/8492 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 01.04.2014 tarihli 2013/9-542 Esas ve 2014/153 Karar sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı ve Dairemizin yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere; 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesindeki “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan“ suçunun oluşabilmesi için, yalan beyanın resmi belge düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yapılmış olması gerekmektedir. Resmi bir belgenin düzenlenmesi sırasında beyanda bulunacak kişinin gerçeği söyleme zorunluluğu vardır. Kişinin beyanı üzerine düzenlenen resmi belgenin bu beyanın doğruluğunu ispatlayıcı nitelikte olması, bir başka ifadeyle beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılmasının zorunlu olmaması şarttır. Aksi halde kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluysa ve bu araştırma sonunda bildirimin gerçeğe uygun olmadığı belirlenirse, kişinin beyanına itibar edilemeyeceğinden ve kişinin beyanını içeren belge, ispat aracı olarak kullanılamayacağından anılan maddedeki suç oluşmayacaktır. Bununla birlikte, suçun oluşması için sanığın beyanda bulunması yeterli olmayıp, sanığın beyanı üzerine kamu görevlisi tarafından bir belgenin de düzenlenmesi gerekmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; olay günü polis memurlarınca durumundan şüphelenilerek durdurulan sanıktan kimliği istendiğinde, kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün infazından kurtulmak amacıyla herhangi bir kimlik belgesi ibraz etmeksizin, kendisini kardeşi …‘ın kimlik bilgileri ile tanıttıktan sonra, görevlilerce sanığın bu beyanına itibar edilmeyerek yapılan araştırma neticesinde gerçek kimlik bilgilerinin tespit edildiği ve dosya içerisinde mevcut … ismiyle düzenlenen tutanak içeriklerinde de sanığın kimlik bilgilerinden şüphelenilmesi nedeniyle yapılan araştırmalardan bahsedildiği anlaşılmakla; sanığın eyleminin 5326 sayılı Kanun’un 40/1. maddesine uyduğu ve 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak sanık hakkında …. Emniyet Müdürlüğü‘nün 10.10.2012 tarihli kararı ile 5326 sayılı Kanun’un 40/1. maddesi uyarınca idari yaptırım uygulandığı anlaşıldığından, sanık hakkında yeniden İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 07.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

A.T