Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/12632 E. 2020/3730 K. 30.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/12632
KARAR NO : 2020/3730
KARAR TARİHİ : 30.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura kullanma
HÜKÜM : Sanık … hakkında: Beraat
Diğer sanıklar hakkında: Mahkumiyet

Haklarında 2008 takvim yılında sahte fatura kullanmak suçundan kamu davası açılan sanıklardan …’in savunmasında; faturalardan haberdar olmadığını, İstanbul şubesinden gönderilen faturaların doğrudan muhasebeye geldiğini, suçlamayı kabul etmediğini beyan etmesi, sanık …’in şirkette eleman olarak çalıştığını, müdürlük yetkisinin bulunmadığını, İstanbul şube müdürünün diğer sanık … olduğunu savunması, sanık …’in ise şube sorumlusu olarak çalıştığını, sahte faturaları bilerek kullanmalarının söz konusu olmadığını, hizmet alıp karşılığında nakit olarak ödeme yaptıklarını savunması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından;
1- Suça konu olan faturaları düzenleyen şirketler hakkında düzenlenmiş vergi inceleme raporlarının ilgili vergi dairesinden getirtilmesi,
2- Aynı şirketler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması; açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,
3- Faturaları düzenleyen şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmeleri; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kime verdiklerinin, sanıkları tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların verilmesi konusunda sanıkların bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
4- Tüzel kişilerde vergi kanunları yönünden sorumluluğun, 213 sayılı Kanun’un 10. ve 333. maddelerinde düzenlenmiş ve aynı Kanun’un 359. ve 360. maddelerinde öngörülen cezaların bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunacağı, tüzel kişilerin birden fazla kanuni temsilci bulunup da suç, eylem ve fikir birliği içinde işlenmemiş ise sorumluluğun, cezanın şahsiliği ilkesine bağlı olarak temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlara göre suçun şeklî sorumlusuna değil, ayrıntısını bilen ve oluşumunda rolü olan temsilciye ait olacağı dikkate alınarak, bu kapsamda araştırma yapılarak sanıkların sorumluluklarının ve suça ne şekilde katıldıklarının belirlenmesi,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hükümler kurulması,
5- 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafii ile sanık … müdafii ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 30/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.