Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2017/10661 E. 2018/10816 K. 24.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/10661
KARAR NO : 2018/10816
KARAR TARİHİ : 24.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

1-Yargılama sırasında çocuk sanığın… Nolu T Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olduğu dikkate alınarak, 5271 sayılı CMK’nin 193. maddesinin 1. fıkrası ile 196. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, son oturumda bizzat hazır bulundurulması veya SEGBİS yöntemi ile bağlantı kurulması sağlanıp, yüzüne karşı hüküm verilmesi gerektiği gözetilmeden, yokluğunda yargılamaya devam edilip hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2-Belgede sahtecilik suçlarında aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu göz önüne alınıp, sahte olduğu iddia edilen nüfus cüzdanının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatma yeteneği olup olmadığının kararda tartışılması, nüfus cüzdanının denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Kabule göre; 5237 sayılı TCK’nin 61. maddesine göre hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suç işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suç konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK’nin “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca ise suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu bakımdan, kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hakimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak Anayasa’nın 141, 5271 sayılı CMK’nin 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, sözü edilen ilke ve hükümlere uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Kanun metinlerdeki ifadelerin tekrarı bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe değildir. Diğer yandan failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınamaz; ancak takdiri indirim yapılıp yapılmamasında göz önünde bulundurulabilir. Bu açıklamalar ışığında, somut olarak gerekçeleri açıklanmadan bir kısım yasal ibarelerin tekrarı ile yetinilip temel cezanın alt sınır aşılarak 3 yıl 6 ay olarak belirlenmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.12.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.