Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2016/6567 E. 2018/1093 K. 12.02.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/6567
KARAR NO : 2018/1093
KARAR TARİHİ : 12.02.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet

1) 5271 sayılı CMK’nın 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, 15.07.2009 tarihli iddianame ile mütalaa ve vergi suçu raporuna uygun olarak sanık hakkında, “2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek” suçundan kamu davası açıldığı, “sahte fatura kullanmak” suçundan açılmış bir dava ve yargılama koşulu olan mütalaa bulunmadığı gibi birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olan “sahte fatura düzenlemek” ve “sahte fatura kullanmak” suçlarının birbirine dönüşmeyeceği gözetilmeden, kararın gerekçesinde sanığın sahte fatura düzenlediği kabul edildiği halde, iddianame dışına çıkılıp dava konusu yapılmayan “sahte fatura kullanmak” suçundan yazılı şekilde hükümler kurulmak suretiyle hüküm ile gerekçe arasında çelişkiye neden olunması,
2) Kabule göre de;
a)Sahte fatura düzenleme suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ”Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır” şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanununun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında, dosya içinde 2006 takvim yılında düzenlendiği iddia olunan suça konu faturaların bulunmadığı görülmekle, kanaat oluşturacak sayıda fatura aslı ya da onaylı suretinin temin edilip dosya arasına konulmasından sonra, incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi, toplanan tüm delillere göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi yerine eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
b)Sanık hakkında TCK’nın 51. maddesi uyarınca erteleme hükümleri uygulanmadığı halde, “TCK’nın 53/3 madde ve fıkrası gereğince sanığın cezası ertelendiğinden kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarda belirtilen yoksunluk hükümlerinin uygulanmamasına ve birinci fıkranın e bendinde sözkonusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına” karar verilerek hükümler arasında çelişkiye düşülmesi,
c)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.