Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2016/600 E. 2018/2948 K. 03.04.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/600
KARAR NO : 2018/2948
KARAR TARİHİ : 03.04.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanık … hakkında, temyize gelmeyen sanık … adına sahte…Üniversitesi Mühendislik Fakültesi diploması ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı denklik belgesi düzenlemek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; suça konu belgenin yalnızca TMMOB İnşaat Mühendisleri Odasına ibraz edilmek üzere üretildiğinin kabulünün mümkün bulunmaması, belgenin düzenlenmesiyle atılı suçun oluştuğunun, dosya arasında bulunan “aslı gibidir” onaylı diploma ile denklik belgesi üzerinde heyetimizde yapılan incelemede, belgelerin aldatma kabiliyetinin bulunduğunun anlaşılması karşısında; tebliğnamedeki, TMMOB İnşaat Mühendisleri odasından kayıt için sunulan belgelerin doğruluğunun ilgili kurumlardan sorularak teyit edilmesinin mutad bir uygulama olup olmadığı sorulup, suça konu belgelerin aldatma niteliğinin ilgili kurumdan karşılaştırmaya esas orjinalleri getirtilip incelenerek değerlendirilmesinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğine dair görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 Esas, 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK’nın “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarında korunan hukuki yararın kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesi uyarınca, “bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi” durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün olduğu da gözetilerek; açıklanan ilkeler doğrultusunda, sanığın İzmir 14. Asliye Ceza mahkemesinin 2012/616 esas, 2015/480 karar sayılı dosyasında, 2011 yılında örgüt faaliyeti kapsamında çok sayıda sahte diploma düzenlediği kabul edilerek resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verildiği, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunduğu anlaşılmakla, sanığın her iki dosyadaki eylemlerinin aynı suç işleme kararına bağlı olarak zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmadığının değerlendirilebilmesi için davaların mümkünse birleştirilmesi, aksi halde bu davayı ilgilendiren kısımlarının onaylı örnekleri dosya içerisine konulup, zincirleme suç hükümlerinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığının tartışılması, kesinleşmiş hüküm var ise zincirleme suç kapsamında kaldığının anlaşılması halinde, tayin olunacak cezadan kesinleşmiş önceki cezanın mahsup edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 6723 sayılı yasa ile değişik 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.04.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.