Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2016/5911 E. 2018/1133 K. 12.02.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/5911
KARAR NO : 2018/1133
KARAR TARİHİ : 12.02.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa Aykırı Davranmak
HÜKÜM : Mahkumiyet

1-Sanık hakkında “2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek” suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; sanığın savunmasında “…“ isimli muhasebecinin kimlik bilgilerini aldığını, bu şahsa vekalet verdiğini, muhtemelen bu vekaletnameye istinaden adına işlem yapmış olabileceğini, sahte fatura düzenlemediğini beyan ederek suçlamaları kabul etmemesi, dosya içerisinde mevcut vergi tekniği raporuna ekli 06.02.2007 tarihli yoklama fişinde şirketin faaliyet adresi olarak bildirilen taşınmazın mülk sahibinin kızı olduğunu belirten … isimli şahsın alınan beyanında şirketin ticari faaliyetinin olmadığını, ancak kira bedellerini … isimli şahsın verdiğini beyan ettiği hususunun tutanak altına alınması, vergi suçu raporuna göre sanığın ortağı ve yetkilisi bulunduğu 4 adet daha şirket bulunduğunun belirlenmesi, dosya içerisinde adı geçen takvim yılında düzenlenmiş herhangi bir fatura aslı ya da suretine rastlanılmaması, sahte fatura düzenleme suçunda suçun maddi konusunun fatura olması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ”Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun’un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır” şeklindeki düzenlemeye göre faturaların Vergi Usul Kanunu’nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi bakımından; sanık tarafından düzenlenen 2006 ve 2007 takvim yıllarına ait kanaat oluşturacak sayıda fatura aslı ya da onaylı suretinin temin edilip dosya arasına konulması ve incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadıklarının tespit edilmesi ile sahte faturanın düzenlendiği tarihin suç tarihi olduğu gözetilerek suç tarihlerinin belirlenip zamanaşımı süresi açısından değerlendirilmesi, suça konu faturaların, bizzat sanık tarafından düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi bakımından da, … isimli kişinin açık kimlik bilgilerinin tespiti ile tanık sıfatıyla beyanına başvurulması, suça konu faturaları kullananların tespiti sonrası sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları ve sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması, sanığın ortağı ve yetkilisi olduğu diğer şirketler hakkında da sahte fatura düzenlemek suçundan vergi suçu raporu düzenlenip düzenlenmediği ve bu şirketlere ilişkin olarak sanık hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması, dava açıldığının tespiti durumunda dosyaların onaylı birer örneklerinin bu dosya arasına getirtilmesi, sanığa ait şirketler tarafından düzenlendiği belirlenen temin edilebilen tüm faturalar, şirket kuruluş evrakları ile vergi dairesine sanık adına ibraz edilen diğer belgelerdeki imza ve yazıların sanığa veya … isimli şahsa aidiyeti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
2-Kabule göre de;
a)…‘nın 31.03.2009 tarih ve VDENR-2009-1551/12 sayılı vergi tekniği raporunda sanığın 2006 takvim yılnda 384 adet, 2007 takvim yılında 270 adet sahte fatura düzenlediğinden bahsedilmiş olması karşısında, aynı takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura düzenleme eyleminin zincirleme suç oluşturduğu ve sanık hakkında TCK’nın 43. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, yasaya aykırı
b)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 12.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.