Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2016/5283 E. 2018/1029 K. 08.02.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/5283
KARAR NO : 2018/1029
KARAR TARİHİ : 08.02.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi usul kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet

1) Sahte fatura kullanma suçunun oluşabilmesi için sahte faturaların 213 sayılı VUK’nun 230. maddesinde sayılan zorunlu unsurları taşıması gerektiği, aksi takdirde ilgili Kanunun 227/3. maddesine göre hiç düzenlenmemiş sayılacağı, sanıkların düzenlediği iddia olunan faturaların asılları veya onaylı örneklerinin dosya içerisinde bulunmadığı cihetle; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi bakımından, 2006 takvim yılında kullanıldığı iddia olunan sahte faturaların dava zamanaşımı yönünden önemli olduğu da nazara alınarak, faturaların aslı ya da onaylı suretlerinin temin edilip dosya arasına konulması yasada öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin incelenerek belirlenmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Kabule göre;
a)Suç tarihine göre, lehe yasa değerlendirmesi yapılmaması ve suç tarihinde yürürlükte bulunan 213 sayılı Yasanın 359/b-1 maddesinde öngörülen 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezasından teşdiden üst sınırdan mı, yoksa 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Yasanın 359/b-1 maddesinde öngörülen 3 yıldan 5 yıla kadar olan hapis cezasından dolayı alt sınırdan mı ceza verildiğinin anlaşılamaması nedeniyle denetimden yoksun hüküm kurulması,
b) Aynı takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura kullanma eyleminin zincirleme suç oluşturduğu ve sanık hakkında TCK’nın 43. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
c) Suç tarihinin suça konu faturaların en son 2006 takvim yılı Aralık ayına ait KDV beyannamesine konu edilerek kullanıldığı “21.01.2007” olduğu gözetilmeden, gerekçeli karar başlığında “2005” olarak yanlış gösterilmesi,
d) 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanıkların sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 08.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.