Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2016/4640 E. 2018/9103 K. 14.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/4640
KARAR NO : 2018/9103
KARAR TARİHİ : 14.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura kullanmak
HÜKÜM : Mahkumiyet

Antalya Vergi Dairesi Denetim Grup Müdürlüğünün 12857 sayılı ve 04 Kasım 2010 tarihli mütalaası ve dayanağı olan 25.10.2010 tarihli VDENR 2010-1865/60 numaralı vergi suçu raporunun, Manavgat V.D. 0670029197 vergi kimlik numaralı mükellefi …’ nun (şahsi) mükellefiyetine ilişkin olduğu; Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/4078 esas numaralı iddianamesi ile ise, 0671121384 vergi kimlik numaralı mükellef … İnş. Taah. Tur. Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin temsilcisi olan sanık … hakkında sahte iki faturanın şirketin mükellefiyetinde kullanıldığının iddia edilmesi karşısında; mükerrer dava bulunmadığından, tebliğnamedeki bu konuya ilişkin bozma görüşüne iştirak edilmemiştir.
Sanığın, 2007 yılı içinde … İnşaat Malz. Taah. Harf. Nak. Tic. Ltd. Şti.’ne ait 06/03/2007 tarihli ve 35.506.20 YTL miktarlı,… Taşımacılık İnş. Malz. Harf. Tic. Ltd. Şti’ne ait 17/05/2007 tarihli ve 5.947,20 YTL miktarlı iki adet sahte faturayı kullanmak suretiyle 227.445,27 YTL gelir vergisi ziyaına sebebiyet verdiği iddia olunan davada; sanığın, ” Kundu bölgesinde işyerleri ve konutlar inşaa ettim, bu amaçla … İnş. Ltd.Şti.’den inşaat malzemesi aldım,… Ltd.Şti’den de bir kısım inşaat malzemeleri almıştık, karşılığında parayı banka vasıtası ile ödedik, söz konusu faturalar sahte değildir, gerçektir…” şeklindeki savunması vergi denetmenine verdiği ifadesinde ise, ayrıntılarını hatırlamasa da çalışma sistemi gereği çekle ödeme yaptığını söyleyerek suçlamayı kabul etmemesi; ancak dosyaya çek veya banka havale makbuzu gibi ödemeyi kanıtlayıcı bir belgenin sunulmamış olması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi için;

1- Faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden;
a) Faturaları düzenleyen mükelleflere ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin olup olmadığının araştırılması,
b) Daha sonra, faturaları düzenleyen şirketler ile kullanan mükellefin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,
2- Kabule göre;
a) Son kullanılan fatura tarihinin 17.5.2007 olması ve faturaların KDV yanında, gelirler vergisinde de kullanılması nedeniyle, 16.03.2008 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında “25.3.2007” olarak yanlış gösterilmesi,
b) Aynı takvim yılına ait birden fazla fatura kullanılması halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği dikkate alınarak,sanık hakkında TCK’nin 43. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
c) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.