YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/4574
KARAR NO : 2018/9036
KARAR TARİHİ : 13.11.2018
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 213 sayılı Yasaya muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
1. Sanık hakkında 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura kullandığı iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın suç tarihlerinde asker olarak görev yaptığını savunması; …’e ait sahte faturaların kullanıldığının iddia ve kabul edilmesi; … adına bastırılan faturaların ise sadece 2010 takvim yılında kullanıldığının anlaşılması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için;
a) İlgili Askerlik Şubesi Başkanlığından sorulmak suretiyle, sanığın nerede ve ne zaman asker olarak görev yaptığının belirlenmesi,
b) … hakkında 2010 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorularak, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi,
c) … hakkında 2010 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan dava açılıp açılmadığını araştırılması; dava açılmış ise, dosyasının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,
d) …’in, CMK’nin 45 ve 48. maddeleri uyarınca çekinme hakkı hatırlatılarak, tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendisinden, suça konu faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kime verdiğinin, faturaların verilmesi konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2. Kabule göre;
a)Her takvim yılında işlenen sahte fatura düzenleme fiillerinin birbirinden bağımsız ve ayrı suçları oluşturduğu, ancak aynı takvim yılında birden fazla fatura düzenlenmesi halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından tek hüküm kurulması,
b)İddianamede sanık hakkında TCK’nin 43. maddesinin uygulanması talep edilmediği halde 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınmadan, belirtilen maddenin uygulanması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
c)Temel ceza belirlenirken uygulama maddesinin 213 sayılı VUK’nin “359/b” yerine “359/2-b” olarak yanlış yazılması,
d)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140-2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 13.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.