Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2016/4364 E. 2017/2676 K. 10.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/4364
KARAR NO : 2017/2676
KARAR TARİHİ : 10.04.2017

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi usul kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet

Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 25.12.2006 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında 2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan açılan kamu davasında zamanaşımı süresi içinde mahallinde bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.
I- “2004 takvim yılında sahte fatura düzenlemek” suçundan kurulan hükme karşı Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen “2004 takvim yılında sahte fatura düzenlemek” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibarıyla tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen zamanaşımının suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE,
II- “2005 takvim yılında sahte fatura düzenlemek” ve “defter ve belgeleri ibraz etmemek” suçlarından kurulan hükümlere karşı Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
1- Sahte fatura düzenleme suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ”Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır” şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanununun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi, sanığın düzenlediği iddia olunan faturaların asılları veya onaylı örnekleri ile … Elektrik…Ltd. Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu ve yoklama tutanaklarının dosya içerisinde bulunmaması karşısında; sahte fatura düzenleme suçunda suç tarihinin düzenlenen son fatura tarihi olduğu, 2005 takvim yılında düzenlendiği iddia olunan sahte faturanın dava zamanaşımı yönünden de önemli olduğu nazara alınarak, suça konu fatura aslı ya da onaylı suretlerinin duruşmaya getirtilip incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi, Kurtaran Elektrik…Ltd. Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu ve yoklama tutanaklarının temin edilip denetime olanak sağlayacak şekilde dosya arasında bulundurulmasından sonra toplanan delillere göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359/a-2. maddesinde öngörülen defter ve belgeleri ibraz etmemek suçunun oluşabilmesi için, bunların vergi incelemesi amacıyla ibrazının istenmesi gerektiğinden, vergi suçu raporunda belirtilen 07.08.2006 tarih ve VDENY-2006-502/43 sayılı defter ve belge isteme yazısı ve bu yazının tebliğine ilişkin belge temin edilip, defter ve belgelerin hangi amaçla istendiği belirlendikten sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik soruşturmayla yazılı şekilde karar verilmesi,
3- Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 2008/250-13 sayılı kararında açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nun 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan, zarar kavramının kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, defter ve belge ibraz etmeme suçunda anılan maddenin aradığı anlamda somut bir zarardan söz edilemeyeceği dikkate alındığında; suç tarihinde engel adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında yasanın aradığı objektif ve subjektif şartlar karar yerinde tartışılmadan, katılan kurumun zararının karşılanmadığından bahisle yazılı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
4- 5237 sayılı TCK’nun 43. maddesine göre “bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi” halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği cihetle; aynı takvim yılında değişik zamanlarda birden fazla sahte fatura düzenlenip düzenlenmediği araştırılıp düzenlendiğinin tespiti halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
5- Kasten işlenen bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak uygulanması gereken 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinde yazılı hak yoksunlukları konusunda karar verilmemesi,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.