Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2016/2639 E. 2019/3429 K. 02.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/2639
KARAR NO : 2019/3429
KARAR TARİHİ : 02.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Defter ve belge gizlemek
HÜKÜM : Mahkumiyet

1-Sanık hakkında 2005 yılına ait defter ve belge gizleme suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanık müdafinin temyiz dilekçesinde istenilen defter ve belgelerin sanığın söz konusu şirketteki hisseleri devraldığı 12.07.2007 tarihinden önceki döneme ait olduğunu, şirketin devri nedeniyle düzenlenen teslim tutanağında 2005 yılına ait defter ve belgelerin teslim edildiğine ilişkin ibare olmadığını, sözü edilen defter ve belgelerin önceki yönetici … ……’in elinde bulunduğunu, … …… tarafından daha sonra vergi dairesine istenilen defter ve belgelerin ibraz edildiğini ancak dava aşamasında olduğu gerekçesiyle idarenin kabul etmediğini belirtmesi karşısında suçların unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için;
a)Şirketin eski hissedarı ve müdürü olan … …… isimli kişinin tanık sıfatıyla dinlenmesi; 2005 yılına ait defter ve belgeleri sanığa teslim edip etmediğinin, bu hususta teslim tesellüm tutanağı düzenlenip düzenlenmediğinin ve istenilen defter ve belgeleri vergi dairesine ibraz edip etmediğinin kendisinden sorulması,
b)Söz konusu şirketin eski müdürü olan … …… tarafından 2005 yılına ilişkin defter ve belgelerin vergi suçu raporunun düzenlendiği tarihten sonra incelenmek üzere ibraz edilip edilmediğinin İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, Denetim Grup Müdürlüğünden sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2-Kabule göre;
a)Defter ve belgelerin ibrazına ilişkin istem yazısının 12.10.2010 tarihinde tebliğ edilmesinden itibaren 15 günlük sürenin bitimi olan 28.10.2010 tarihinin, yüklenen suçun işlendiği tarih olduğu gözetilmeden, gerekçeli kararda suç tarihinin “2010” olarak eksik gösterilmesi,
b)Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarihli ve 2008/250-13 sayılı kararında açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesinin 6. fıkrasının (c) bendinde yer verilen zarar kavramının, kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu; bir tehlike suçu olan defter ve belge ibraz etmeme suçunda sözü edilen maddenin aradığı anlamda somut bir zarardan söz edilemeyeceği gözetilmeden ve suç tarihi itibarıyla adli sicil kaydında engel sabıkası ve tutanaklara yansıyan olumsuz kişiliği bulunmayan ve verilen hapis cezası ertelenen sanığın hukuksal durumunun belirtilen yasal ölçütlere göre değerlendirilmesi yerine, “Zararın giderilmesi yönünde iradeyle hareket etmemiş olması ” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
c) Mahkûm olduğu uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, aynı maddenin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından uygulanamayacağının gözetilmemesinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 02/04/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.