Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2016/1561 E. 2018/2943 K. 03.04.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/1561
KARAR NO : 2018/2943
KARAR TARİHİ : 03.04.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığa yüklenen suçun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebeplerin derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 03.04.2018 gününde açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanma şartlarının bulunduğu yönünden oyçokluğu ile diğer yönlerden oybirliğiyle karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİDİR

Dairemizin 03/04/2018 tarih, 2016/1561 Es. 2018/2943 Kr. sayılı çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebepten muhalifim.
Sanığın 5237 TCK’nın 207/1, 43, 62/, 53. maddeleriyle 1 Yıl 15 Gün Hapis Cezası ile cezalandırılmasına dair Hükmün Açıklanması suretiyle kurulan Ankara 25. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 21/10/2014 tarih 2014/384 Es. 2014/525 Kr. sayılı kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Sanık hakkında aynı mahkemece 25.05.2010 tarih 2009/437 Es- 200/768 Kr. sayıyla verilen hükmün CMK’nın 231/6 ve devam maddeleri uyarınca açıklanmasına geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Deneme devresi içinde sanık hakkında Sincan 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 10/06/2014 tarih 2014/164 Es. 2014/268 Kr. sayı ile 5237 sayılı TCK’nın 86/2, 3-a, 62/1, 52/1 maddeleri uyarınca doğrudan 3.000 TL APC ile cezalandırılmasına ilişkin kesin olarak verilen hükümlere istinaden ilgili mahkemesine ihbarda bulunulduğu görülmüştür.
Kesin olarak verilen kararların olağan yargı yolu içinde temyiz incelenmesine konu edilmesi mümkün değildir. Ancak şartların varlığı halinde kanun yararına bozma suretiyle hukuka aykırılığın giderilmesi mümkündür. Dolayısıyla etkin bir yargısal denetime tabi olmayan kesin hükümlerin hükmün açıklanmasına dayanak alınması mümkün değildir. Bu durum iç hukukumuzun bir parçası olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddesine güvence altına alınan Masumiyet Karinesinin ihlali niteliğindedir.
Bu sebeplerle anılan mahkeme kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim. 03/04/2018