YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/12726
KARAR NO : 2018/9250
KARAR TARİHİ : 20.11.2018
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanığın aynı zamanda MERNİS adresi de olan sorgusu esnasında bildirdiği adresine daima oturduğu belirtilen …isimli soyadı tam anlaşılamayan kişiye tebligat yapıldığı, ancak …isimli kişinin okuma yazma bilip bilmediği, yaşı itibariyle tebligatı almaya ehil bulunup bulunmadığının belirtilmediği ve tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmakla sanığın öğrenme üzerine verdiği temyiz dilekçesinin süresinde olduğu kabul edilip, 20.06.2016 tarih ve 2012/46-2016/12 sayılı temyiz isteminin reddi kararı kaldırılarak yapılan incelemede:
I- Sanık hakkında defter belge ibraz etmemek suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15.02.2012 tarih ve 2012/12824 esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında “ defter belge ibraz etmemek” suçundan kamu davası açılmış ise de, atılı suça ilişkin verilmiş bir mütalaa bulunmadığı görülmekle; öncelikle durma kararı verilip, 213 sayılı VUK’nin 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceği Vergi Dairesi Başkanlığından sorularak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün, bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
II- Sanık hakkında 2007 ve 2008 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
1- Sanık hakkında 2008 takvim yılında sahte fatura düzenlediği iddiası ile açılan kamu davasında, sanığın yetkilisi olarak göründüğü … Mobilya Kimya San. Ve Dış Tic Ltd.Şti adına 2008 takvim yılında KDV beyannamesi verilmediği gibi, 2008 takvim yılında BS bildiriminde bulunulmadığı, 2008 yılında düzenlenmiş bir sahte faturanın da ele geçirilmediği, bu durumda 2008 takvim yılında şirket adına sahte fatura düzenlendiğinin somut bilgilerle desteklenmediği anlaşılmakla, 2008 yılına ait düzenlemiş fatura olup olmadığı ve bu yıla ilişkin ticari faaliyette bulunup bulunmadığı ile herhangi bir beyanname verip vermediği vergi dairesinden sorularak, sahte fatura düzenlediğinin tespit edilmesi halinde, son düzenlenen fatura tarihinin suç tarihi olacağı ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/b-1. maddesinde onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş iken, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 276. maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesinde yapılan değişiklikle hapis cezasının üç yıldan beş yıla kadar öngörüldüğü gözetilerek, hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Kabule göre de;
a- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/b-1. maddesinde onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş olup, aynı eylemin düzenlendiği 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesinde ise üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü nazara alındığında, 2007 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçunun cezasının alt sınırının 18 ay hapis olduğu gözetilmeden, temel cezanın 3 yıl hapis cezası olarak takdir edilmesi suretiyle fazla ceza tayini,
b- 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.