Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2016/10478 E. 2018/9216 K. 19.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/10478
KARAR NO : 2018/9216
KARAR TARİHİ : 19.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanık hakkında 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura kullanma suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelik sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesi:
1- Isparta Cumhuriyet Başsavcılığının 06.11.2012 tarihli iddianamesinde her ne kadar sevk maddesi olarak VUK’nin 359/a-2 maddesi gösterilmiş ise de, iddianame anlatımına göre vergi suçu ve vergi tekniği raporları ile mütalaya uygun olarak sanık hakkında “2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak” suçlarından kamu davası açıldığı; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b-1 maddesinde düzenlenen “sahte fatura kullanmak” suçu ile 359/a-2 maddesinde düzenlenen “muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma” suçunun birbirinden farklı ve bağımsız suçlar olduğu; sahte fatura kullanmak suçunun muhteviyatı itibariyle sahte fatura kullanmak suçuna dönüşmeyeceği gözetilmeden, mütalaa ve dava olmayan muhteviyatı itibarıyla sahte ve yanıltıcı belge kullanmak suçundan iddianame dışına çıkılarak ve gerekçe ile hükümlerde çelişki oluşturmak suretiyle mahkumiyet hükümleri kurulması,
2- Sanığın suçlara konu olan faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayandığını savunması nedeniyle, suçların unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti için;
a) Suçlara konu olan faturaları düzenleyen mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması; açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,
b) Faturaları düzenleyen şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kime verdiklerinin, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların verilmesi konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
c) Gerektiğinde, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için;
aa) Faturayı düzenleyen şirkete ait mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyelerinin, teslim ve tesellüm belgelerinin, bedelinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun ve kanıtlama yeterliliği olan banka hesaplarının ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgelerin; faturaları kullananlara ait yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığına ilişkin belgelerin getirtilmesi,
bb) Daha sonra, faturaları düzenleyen şirket ile kullanan şirket ve kişilerin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
3- Kabule göre;
a)2008 takvim yılında işlenen suç nedeniyle; adli sicil kaydına göre tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanık hakkında TCK’nin 58. maddesinin 6 ve 7. fıkralarının uygulanmaması,
b) Adli sicil kaydına göre 3 aydan fazla hapis cezasına ilişkin hükümlülüğü içeren ve tekerrüre esas alınan mahkûmiyetinin ertelemeye engel teşkil ettiği gözetilmeden, sanık hakkında 2007 ve 2008 yıllarında işlediği suçlar nedeniyle hükmolunan hapis cezalarının ertelenmesi,
c) 2007 ve 2008 yıllarında işlediği suçlar nedeniyle, uzun süreli hapis cezaları ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece sanığın kendi alt soyu üzerindeki yetkileri açısından uygulanamayacağının gözetilmemesinin, hükümden sonra yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 19.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.