YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/9338
KARAR NO : 2017/4380
KARAR TARİHİ : 08.06.2017
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Resmi belgede sahtecilik suçundan: Mahkumiyet
Nitelikli Dolandırıcılık suçundan: Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
I- Dolandırıcılık suçundan verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların 5560 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231/12. maddesi uyarınca temyizi mümkün olmayıp, itiraza tabi olduğu anlaşılmakla, sanığın isteminin 5271 sayılı CMK’nın 264. maddesi gereğince itiraz olarak kabulü ile dava dosyasının merciince karar bağlanmak üzere mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
II- Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
1- Belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle; suça konu 26/05/2011 olur tarihli yolluklu ibaresi yazılmış atama onay yazısı, 17/06/2011 tarihli personel nakil bildirimi, yurtiçi sürekli görev yolluğu, ödeme listesi ve yolluk ödeme emri belgesinin duruşmaya getirtilerek atama onay yazısındaki “yolluksuz” ibaresinin son üç harfinin el ile “lu” şeklinde değiştirilerek “yolluklu” hale getirildiği de dikkate alınarak aldatma kabiliyeti hususunda incelenip, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
2- Kabule göre;
a- Sanığın suça konu belgelerde isim ve imzasının bulunması, aynı yerde müdür vekili ve veteriner hekim olarak görev yapan …’in alınan beyanında, sanığın çalıştığı süre içerisinde muhasebe ve mutemetlik işlerini de yürüttüğünü belirtmesi karşısında, sanığın suç tarihinde görevi gereği suça konu belgeleri düzenlemeye yetkili olup olmadığı, bu konuda yazılı bir görevlendirme yapılıp yapılmadığı hususları araştırılıp, düzenleme yetkisinin bulunması halinde sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 204/2. maddesinde tanımlanan “kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği” suçunu oluşturacağı gözetilmeden, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
b- 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinde, “değişik zamanlarda” denilmesi karşısında; aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığından, mahkemenin kabulüne göre, sanığın suça konu belgeleri sahte olarak düzenleyip aynı anda mal müdürlüğüne ibraz etmesi karşısında, TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca fiilin aynı anda işlendiğinin kabul edilmesi gerekliliği nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı, ancak sanığın güttüğü amaç ve saik, suç konusunun önemi, kastın yoğunluğu ve sahte belge çeşitliliği dikkate alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde, suçun zincirleme şekilde işlendiğinin kabulü ile temel cezanın TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırılması suretiyle fazla ceza tayini,
c) Olay tarihinde Kayseri/Akkışla İlçe Tarım Müdürlüğünde daktilograf memur olarak görev yapan sanığın, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 26/05/2011 olur tarihli yolluksuz atama onay yazısında tahrifat yapıp, yolluk alımına esas olacak şekilde 17/06/2011 tarihli personel nakil bildirimi, ödeme listesi ve beyanı ile yolluk ödeme emri belgelerini sahte olarak düzenleyip, bu sahte resmi belgeleri kullanarak Akkışla Mal Müdürlüğünden 1.986,72 TL yolluk almak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği olayda, Anayasa Mahkemesi’nin 4.5.2005 günlü, E:2004/54, K:2005/24 sayılı kararıyla 6245 sayılı Harcırah Kanunu’nun 10. maddesinin (1) numaralı bendinin başına 31.7.2003 günlü, 4969 sayılı Yasa ile eklenen “Kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere;” ibaresinin, Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, kararın 26.11.2005 günlü Resmi Gazete’de yayımlandığı dikkate alındığında, sanığın eylemin 5237 sayılı Yasanın 211. maddesindeki ”bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla sahtecilik” suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi,
d- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
e- Sanığın mahkumiyetine karar verildiği halde kendini vekil ile temsil ettiren katılan lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesindeki maktu vekalet ücretine hükmolunmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.06.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.