YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/8963
KARAR NO : 2017/4251
KARAR TARİHİ : 06.06.2017
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- Sanıklar …, … ve … hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16/07/2008 tarih, 2008/11324 ve 2008/1117 sayılı iddianamesi ile İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesine 2008/313 Esas sayılı kamu davasının açıldığı, açılan davanın Suç İşlemek İçin Örgüt Kurma, Suç İşlemek İçin Kurulan Örgüte Üye Olma, Suç İşlemek İçin Kurulan Örgüte Yardım Etme, Resmi Evrakta ve Mühürde Sahtecilik suçlarına ilişkin olduğu ve sanıklardan …’nun 5237 sayılı TCK’nın 220/2, 204/1(15 kez), … ve …’ün 5237 sayılı TCK’nın 220/2, 204/1(16 kez) cezalandırılmasının istenildiği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinin 132. sayfasında 63 nolu eylem başlığı altında … … plakalı aracın sahte evraklarla Ladik ilçesindeki tescil işlemleri ve 150. sayfasında ise 85 nolu eylem başlığı altında …. plakalı araçlar ile plaka tescili yapılmayan 5. araca ilişkin sahte evraklarla Ladik ilçesindeki tescil işlemlerinin anlatıldığı, böylece İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde geçen 63 ve 85 nolu eylemler başlığı altında yazılanların örgütün, Ladik’te gerçekleştirdiği örgüt faaliyetleri olduğundan bahisle dava açıldığının anlaşılması karşısında; ayrıntıları Dairemizin 2013/2234 E, 2015/824 K sayılı ilamı ile, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.12.2013 gün ve 1475-577, 30.05.2006 gün ve 173/145, 13.10.1998 gün 305/304, 20.03.1995 gün ve 48/68 ile 02.03.1987 gün ve 341/84 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, “aynı suç işleme kararından” yasanın aynı hükmünü birçok kez ihlal etme hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyetin anlaşılması gerektiği, bu bağlamda failin suçu işlemeden önce bir plan yapmasının veya bu suça niyet etmesinin, fakat fiili bir defada yapmak yerine kısımlara bölmeyi ve o surette gerçekleştirmeyi daha uygun görmesinin, bu plan çerçevesinde hareket etmesinin, hareketinin önceki hareketinin devamı olmasının ve tüm bu hareketleri arasında subjektif bir bağlantı bulunmasının anlaşılması, aynı suç işleme kararının varlığının, olaysal olarak suçun işlenmesindeki özellikler, suçun işleniş biçimi, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, mağdurların farklı olup olmadıkları, ihlal edilen değer ve yarar ile korunan değer ve yarar, olayların oluşum ve gelişimi ile tüm özelliklerinin değerlendirilerek belirlenmesi gerektiği, suçların işlenme tarihleri arasında az veya çok bir zaman aralığı bulunması, suç mağdurlarının birden fazla olması halinde teselsülü reddetmenin adalet ve hakkaniyete uygun bulunmayacağının belirtilmesi ve sahtecilik suçlarında suçun mağdurunun genel anlamda kamu güveni olup suçun işlenmesiyle suçtan zarar gören gerçek kişilerin sayısının fazla olmasının zincirleme suç hükümlerinin uygulanması koşullarını etkilemeyeceği cihetle; sanıklar …, … ve … hakkında bu dosya ile irtibatlı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16/07/2008 tarih, 2008/11324 ve 2008/1117 sayılı iddianamesi ile İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi 2008/313 Esas sayılı dosyasındaki suçlarda dahil eylemin kül halinde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı, mümkün olduğu takdirde belirtilen dava dosyasının celbi ile iş bu dava dosyası ile birleştirilmesi ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanma olanağının tartışılması, birleştirme mümkün olmadığı ve zincirleme suç oluştuğu takdirde ise Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15/03/2016 tarih, 2014/847 Esas ve 2016/128 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere tayin olunacak cezadan kesinleşmiş önceki cezanın mahsup edilmesi gerektiği dikkate alınmadan eksik araştırma ve değerlendirme sonucu hüküm kurulması,
2- Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı, 09.10.2012 gün 2011/8-335 Esas 2012/1804 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği cihetle; belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, dosya içerisinde bulunan suça konu belgeleri incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması gerektiği gözetilmemesi,
3- Kabule göre;
a) Suça konu sahte noter vekaletnamesinin kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olduğu ve verilen cezanın TCK’nın 204/3. maddesi uyarınca artırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılarak eksik ceza tayini,
b) 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafii ile sanıklar …, … ve …’nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 06.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.