Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2015/8948 E. 2016/1673 K. 29.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/8948
KARAR NO : 2016/1673
KARAR TARİHİ : 29.02.2016

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik, görevi kötüye kullanmak
HÜKÜM : 1-Sanıklar … ve …’un resmi belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanma suçlarından ayrı ayrı beraatlerine
2-Sanıklar …, … ve … hakkında dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından, zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına,
3-Sanıklar …, … ve …’ın ayrı ayrı resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet

1- Sanıklar …, … ve … hakkında özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından kurulan düşme hükümleri ile sanıklar … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıklar …, … ve … hakkındaki hükümler yönünden, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanıklara yüklenen ” özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık” suçlarının yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihleri itibariyle yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2 maddelerindeki zamanaşımının, en aleyhe olarak 20.08.2001 olan suç tarihinden hüküm tarihine kadar gerçekleştiğinden kamu davasının vaki zamanaşımı nedeniyle düşürüldüğü gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, sanıklar … ve … hakkında ise resmi belgede sahtecilik suçu yönünden elde edilen delillerin hükümlülüklerine yeter nitelik ve derecede bulunmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA,

2- Sanıklar … ve … hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanıklara yüklenen “görevi kötüye kullanma” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği en aleyhe olarak 20.08.2001 tarihinden, hüküm tarihine kadar gerçekleştiği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanıklar hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca istem gibi DÜŞÜRÜLMESİNE,
3- Sanıklar …, … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik katılan vekili, sanık … ve … müdafileriyle sanık …’ in temyiz itirazlarına gelince;
a- Sanıklar hakkında Düsseldorf Konsolsoluğu tarafından ve katılan adına düzenlenen vekaletnamede sahtecilik yaptıkları iddiasıyla resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davalarında; 01/02/2005 tarihli bilirkişi raporunda incelenen vekaletnamenin fotokopi olduğu yine sanık …’ un beyanlarında kendisine vekalet aslının gönderilmediğini, fotokopisiyle işlemleri yaptığını söylediği anlaşılmakla, söz konusu vekaletnamenin aslının bulunup bulunmadığı araştırılıp, varlığı halinde getirtilip, belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, celbedilen belge aslı incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması gerektiği; aslının bulunmaması halinde ise fotokopi belgelerin iğfal kabiliyetine haiz olmayacağı gözetilerek, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
b- Gerekçeli karar başlığına suç tarihi olan 20.08.2001 tarihinin yanısıra şikayet tarihi olan 04.03.2004 tarihinin de suç tarihi olarak hatalı şekilde yazılması,
Kabule göre de;
c-Sanıkların Düsseldorf Konsolsoluğu tarafından düzenlenmiş gibi gözüken sahte vekaletnameyi kullanarak sahtecilik suçunu işlediğinin kabul olunmasına karşın, suça konu resmi belgenin 1512 sayılı Noterlik Kanununun 82. maddesi uyarınca kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olup 765 sayılı TCK 342/2 ve 5237 sayılı yasanın 204/1-3. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı ve karşılaştırmanın buna göre yapılması gerektiği gözetilmeden hatalı gerekçeyle TCK’ nın 204/1. maddesi uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini yasaya aykırı,
ç-5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili, sanık … ve … müdafileriyle sanık …’ in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.