Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2015/8681 E. 2017/6540 K. 11.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/8681
KARAR NO : 2017/6540
KARAR TARİHİ : 11.10.2017

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

A-Sanıklar hakkında verilen beraate ilişkin şikayetçi Milli Eğitim Bakanlığı adına hazine vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sahtecilik suçlarında mağdur, suçun maddi unsurunun hedef aldığı kişi olup, sanıklara yüklenen sahtecilik suçundan doğrudan doğruya zarar görmeyen Milli Eğitim Bakanlığı’nın kamu davasına katılma hakkının olmadığı cihetle; usulsüz verilen katılma kararı hukuken geçersiz olup hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığından, şikayetçi adına vekilinin vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
B-Sanıklar hakkında verilen beraate ilişkin Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Sanık …’nun diğer sanık …’ün yerine ona ait nüfus cüzdanı ve sınav giriş belgesi ile motorlu taşıt sürücü adayları sınavına girip “Motorlu Taşıt Sürücü Adayları Sınav Cevap Kağıdını” imzalayıp doldurduğu, durumun sınav sırasında anlaşılması üzerine sınav sonunda polis tarafından yakalandığından bahisle açılan kamu davasında; sınav gözetmeni olarak görev yapan tanık…’ın; “adaylara kitapçıkları ile cevap kağıtlarını dağıtmıştık. Adaylar cevap kağıtlarındaki boş kısımlara nüfus bilgilerini yazıp cevap kağıdını imzalayıp sınava başlamışlardı. Sınav başladıktan yarım saat sonra sıralar arasında dolaşırken sanıktan şüphelendim ve ÖSYM’den gelen görevlilere de haber verdim. Sanığa nüfus cüzdanı ile ilgili sorular soruldu ancak sanık sorulara doğru cevap veremeyince başkası yerine sınava girdiği tespit edildi” şeklindeki beyanları karşısında; “Motorlu Taşıt Sürücü Adayları Sınavı Sınav Cevap Kağıdını” doldurmaya başladıktan sonra ancak salon görevlisine teslim etmesinden önce eylemin fark edildiğinin anlaşılması karşısında, sınav cevap kağıdı belgesinin baştan itibaren görevlilerce içeriği itibarıyla sahte olduğunun bilinmesi nedeniyle hukuki sonuç doğurmaya elverişli bulunmadığı gözetilerek TCK 206. maddesinde düzenlenen suçun unsurlarının oluşmadığı, sanıkların eylemlerinin 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. madde ve fıkrasında düzenlenen “kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak” kabahatini oluşturduğunun gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak sanıkların lehine bulunan ve eylemlerine uyan 5326 sayılı Yasanın 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 16.03.2013 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK’nın 322 ve Kabahatler Kanunu’nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan Kabahatler Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca sanıklar hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 11.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.