Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2015/7073 E. 2015/30820 K. 12.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/7073
KARAR NO : 2015/30820
KARAR TARİHİ : 12.11.2015

Tebliğname No : KYB – 2015/245693

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 29.06.2015 gün ve 2014-13205/42812 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 09.07.2015 gün ve KYB. 2015/245693 sayılı ihbarnamesi ile;
Resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından sanık K.. Ö..’ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 204/1, 204/3, 157/1, 158/1 -d, 43, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis, 3 yıl 1 ay 15 gün hapis, 2 yıl 1 ay hapis, 10 ay hapis, 6.000,00 ve
1.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, sanığın anılan Kanun’un 53/1. maddesinin a, b, d ve e bentlerindeki haklardan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, c bendinde gösterilen haklardan ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına, suçta kullanılan plakanın aynı Kanun’un 54/1. maddesi gereğince müsaderesine dair İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/02/2009 tarihli ve 2006/197 esas, 2009/52 sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;
1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya
koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2-Dosya kapsamına göre sanığın sahte sürücü belgesi kullanarak katılan S.. D.’den araç kiralamak ve yine aynı aracı sahte kimlik, sahte araç tescil belgesi ve sahte plaka ile katılan İ.. A..’e satmak şeklindeki eylemleri nedeni ile ayrı ayrı iki kez resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/04/2014 gün, 2013/11-397 esas, 2014/202 sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği cihetle, somut olayda; sanığın Y.. A.. adına düzenlenen sahte ehliyetle katılan S.. D..’den kiraladığı otomobili, sahte tescil belgesi, plakaları ve S.. A.. adına düzenlenmiş sürücü belgesini kullanarak noter aracılığıyla katılan İ.. A..’e satmak şeklinde gerçekleşen eyleminin kül halinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 204/1-3 ve 43. maddelerinde yer alan zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yazılı şekilde iki ayrı resmi belgede sahtecilik suçundan ceza verilmesinde,
3-Katılan S.. D..’e karşı gerçekleşen sahte sürücü belgesi ile araç kiralamak şeklindeki dolandırıcılık eyleminin ise, Emniyet Müdürlüğü’nün maddi varlığı olan sahte sürücü belgesinin kullanılarak gerçekleşmesi nedeniyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 158/1-d maddesinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde basit dolandırıcılıktan ceza verilmesinde,
4-Suça konu plakanın dosyada delil olarak saklanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde müsaderesine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması
istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:
Kanun yararına bozma isteminin kapsamına, ilgili dosyaya daha önce Yüksek 15. Ceza Dairesince bakılarak 11.11.2014 gün ve 2014/17658 esas ve 2014/18505 sayılı kararın verilmiş olmasına, 2797 sayılı Yargıtay Yasası’nın 6545 sayılı Yasa ile değişik 14. maddesine ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun işbölümüne ilişkin 19.01.2015 tarih ve 2015/8 sayılı kararının Yargıtay Ceza Daireleri İş Bölümünü düzenleyen A-Ortak hükümler kısmının 5. bendindeki “Ceza daireleri yürürlük tarihinden önce kendisine
gelip bozma veya başka nedenlerle daire dışına gönderdiği işlerden kendisine geri gelenlere bakar” şeklindeki düzenlemeye ve bu konuda istikrar kazanmış Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu kararlarına göre; kanun yararına bozma istemini inceleme görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesine ait olduğu anlaşıldığından Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli Daireye gönderilmesine, 12.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.