Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2015/7060 E. 2016/691 K. 28.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/7060
KARAR NO : 2016/691
KARAR TARİHİ : 28.01.2016

Tebliğname No : KYB – 2015/235716

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 18.06.2015 gün ve 2015-12274/40223 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 01.07.2015 gün ve 2015/235716 KYB. sayılı ihbarnamesi ile;
Resmi belgede sahtecilik suçundan şüpheli M.. L.. hakkında yürütülen soruşturma evresi sonucunda Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 23/10/2014 tarihli ve 2014/31745 soruşturma, 2014/23725 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Kayseri 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 06/02/2015 tarihli ve 2014/1860 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 22/04/2014 tarihli ve 2013/32127 soruşturma, 2014/9123 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına ilişkin Kayseri 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 10/09/2014 tarihli ve 2014/379 değişik iş sayılı kararını takiben, ilgili tapu kayıtlarının dosyaya getirtilmesi haricinde başkaca bir soruşturma işlemi yapılmadığı, şüphelinin ismini verdiği kişilerin gerçekte var olup olmadığının araştırılmadığı gibi şüpheliler arasında herhangi bir ticari ya da sosyal ilişki bulunup bulunmadığının ayrıntılı bir şekilde belirlenmediği, eksik soruşturmaya dayalı şüpheli hakkında yeniden kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği dikkate alındığında, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanunun 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre; müştekinin, H.G…. Ltd. Şti’nden kendi isteği ile ayrılırken şirket temsilcisi F.M.’ndan haklarının ödenmesini istediğini, onun da işyerinde muhasebeci olarak çalışan B. isimli kişinin yanında alacağının 10.000,00 TL olduğunu belirterek çek yazıp kendisine cirolattığını ve onbeş günlük ihbar süresi sonunda dış muhasebecinin yanına giderek imza atmak suretiyle almasını söylediğini, çeki almaya muhasebeci İ. F.’ın yanına gittiklerini, imza istemesi üzerine parasını istediğini, onun da “ister at ister atma imzaladığın çek bende” dediğini, gönderdiği ihtara karşılık, 40.000,00 TL’lik çekle ödeme yaptıklarını idda ettiklerini, çekteki meblağın 40.000,00 TL olarak değiştirilmek suretiyle dolandırıldığını ileri sürmesi, suça konu çeki tahsil ettiği anlaşılan M.. L..’nun, müştekiyi 2-3 kez gördüğünü, dedesinden miras kalan arsasını, vefat eden H. P. vasıtasıyla tanıştığı, Almanya’da çalışan ve ismini A. olarak bildiği bir kişiye herhangi bir belge düzenlemeden 90.000 TL’ye sattığını, bu kişinin 40.000,00 TL verdiğini, 50.000,00 TL’yi ise tapu devrinde almak üzere anlaştıklarını, bu 40.000,00 TL’yi bankalara güvenmediğinden evine götürdüğünü, müştekinin çekin vadesinin dolmasına 15 gün olduğunu, ev alacağını, nakde çevirmek istediğini söylemesi üzerine, çeki alarak bu parayı müştekiye verdiğini savunmasına karşılık müştekiyi yanlış tarif etmesi, H. G. …Ltd. Şti Yetkilisi F. M.’nun alınan ilk beyanında çekte meblağ değiştirmediğini ileri sürmesine rağmen,14.03.2014 tarihli tahrifatın varlığına ilişkin bilirkişi raporundan sonra, yanlışlıkla 10.000,00 TL yazdığı meblağı, 40.000,00 TL olarak değiştirdiğini kabul ederek müştekiden memnun olduğundan ve dava açmasını önlemek için fazla miktarda ödeme yaptığını beyan etmesi, müşteki vekilince, M.. L..’nun F. M.nun çalışanı ve şirketin şuanki şeklen ortağı Bahadır’ın arkadaşı olduğunu tespit ettiklerini, ayrıca, tanık olarak, bu olayları bilen Oğuz Duyar’ı dinletmek istediklerini, yine müştekinin evini şüphelinin iddia ettiği tarihten çok önce aldığını, müştekinin iş yerinde ev aradığının bilinmesi nedeniyle şüphelinin bu şekilde beyanda bulunmasının sağlandığını ileri sürmesi, dosya içerisine getirilen ve M.. L..’ya babasından miras kalan tapu kayıtlarının birden çok hisseli olması karşısında, M.. L..’nun ifadesinde bahsi geçen kişilerin gerçekliği araştırılarak, tespit edilebilmeleri halinde bu ve müşteki vekilinin tanık olarak gösterdiği/göstereceği kişiler ile B. isimli kişi dinlenilerek, müştekinin Faik Mollaoğlu’ndan gerçek alacak miktarı ile ödendiği iddia edilen meblağa ilişkin herhangi bir ibraname verip vermediği ve M.. L..’nun sattığını iddia ettiği arsanın M.. L..’ya isabet eden bedeli tespit edildikten; M.. L.., B. ve F. M.’nun kullandığı cep telefonlarının suç tarihinden önce ve sonraya ilişkin 3 aylık HTS raporları getirtilerek bu kişiler arasında herhangi bir bağlantı olup olmadığı, müştekinin ev alıp almadığı, almışsa ne zaman aldığı belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, çelişkili beyanlar ve eksik araştırma ile şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesinde isabet bulunmadığından, bu karara vaki itirazın kabulüne karar verilmesi yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görülmekle, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen 23.10.2014 gün ve 2014/31745 soruşturma, 2014/23725 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Kayseri 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin 06.02.2015 gün ve 2014/1860 değişik iş sayılı kararının CMK’nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde ikmaline, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 28.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.