Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2015/5901 E. 2015/28119 K. 09.07.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/5901
KARAR NO : 2015/28119
KARAR TARİHİ : 09.07.2015

Tebliğname No : KD – 2010/290472

“Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan” suçundan sanık A.. B.. hakkında yapılan duruşma sonunda mahkumiyetine ilişkin , Malatya 2. Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 18/02/2010 tarihli hükmün Dairemizin 18/12/2014 gün ve 2013/1980 Esas, 2014/22056 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına ilişkin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/01/2015 gün ve 2010/290472 sayılı yazısı ile itirazda bulunulması üzerine dosya yeniden okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:
Bir suç soruşturmasının bulunmadığı veya beyanın resmi bir belgeye dayanak teşkil etmediği hallerde, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması veya kimlik ve adresle ilgili bilgi vermekten kaçınılması halinde eylemin Kabahatler Kanunu’nun 40/1. maddesindeki kimliği hakkında yalan beyanda bulunmak idari yaptırımını gerektireceği cihetle; bu hususa ilişen itirazın kabulüyle, dairemizin 18/12/2014 gün ve 2013/1980 Esas, 2014/22056 Karar sayılı ilamının 1 numaralı bendinin kaldırılmasına,
02.11.2008 tarihinde … plakalı araç ile saat 20.00 sularında şehir merkezinde seyir halinde iken kural ihlali yapmasından dolayı trafik ekiplerince durdurulup, hakkında idari işlem yapmak üzere görevlilerin, sanıktan sürücü belgesini ve aracın ruhsatını istedikleri, sanığın sürücü belgesi olarak İ.. B..’a ait gerçek sürücü belgesini ibraz ettiği, görevlilerin sanık ile ehliyet üzerindeki fotoğrafın benzerlik bulunmadığını ve sürücü belgesinin sanığa ait olmadığını anlamaları nedeniyle durumun farkedildiği, bunun üzerine sanıktan kimliğinin istendiği, sanığın ise ısrarla ehliyetin kendisine ait olduğunu beyan etmesi üzerine götürüldüğü polis merkezinde ehliyetin kendisinin olmadığını açıklaması şeklinde gerçekleşen ve sübutu kabul edilen eylemin, Kabahatler Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasına uygun bulunduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak sanığın lehine bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Yasanın 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre aynı Yasanın 20/2-c maddesinde yazılı soruşturma zamanaşımının eylemin gerçekleştiği 02.11.2008 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 1412 sayılı CMUK’nun 322 ve Kabahatler Kanununun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan Kabahatler Kanununun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 09/07/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.