Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2015/5730 E. 2017/5041 K. 03.07.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/5730
KARAR NO : 2017/5041
KARAR TARİHİ : 03.07.2017

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında açıklandığı ve Dairemizin benzer birçok kararında vurgulandığı üzere: belgelerde sahtecilik suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmelidir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan fail de mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura herhangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının kastı ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur. Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın babası adına sahte senet düzenleyerek katılana verdiği iddia edilen olayda, sanığın babasının kovuşturma aşamasında söz konusu senedin kendisi tarafından verildiğini beyan etmesi, katılanın zararının giderilmesi ve şikayetten vazgeçmesi hususları dikkate alındığında önceden verilen bir rıza bulunup bulunmadığının taraflara sorulması, ayrıca senet üzerinde Dairemizce yapılan incelemede keşideci imzası ile ciranta imzalarının çıplak gözle dahi aynı kişiye ait olduğunun anlaşılabildiği, bu nedenle senet aslının duruşmaya getirtilip incelenerek ve özelliklerinin duruşma tutanağına yazılmasından sonra aldatma kabiliyetinin ne şekilde oluştuğu tartışıldıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 53/3. maddesi uyarınca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından aynı maddenin 1. fıkrasının c bendindeki hak yoksunluğunun uygulanamayacağının gözetilmemesi isabetsizliği ve 53. maddenin uygulanmasında Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.07.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.