Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2015/4842 E. 2015/26689 K. 04.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4842
KARAR NO : 2015/26689
KARAR TARİHİ : 04.06.2015

Tebliğname No : 11 – 2015/168397
MAHKEMESİ : Lüleburgaz 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/12/2009
NUMARASI : 2007/246 (E) ve 2009/595 (K)
SUÇ : İftira, resmi belgede sahtecilik

Sanık, mağdur hakkında soruşturma başladıktan sonra ancak kovuşturmadan önce iftiradan döndüğünün anlaşılması karşısında; TCK’nun 269/2. maddesi yerine, aynı Yasanın 269/1. maddesine göre indirim yapılması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
1-İftira suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre sanığın sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
5237 sayılı TCK’nun 53/3. maddesi gereğince aynı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık hakları yönünden koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı; sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasındaki TCK’nun 53. maddesinin tatbikine ilişkin paragraf hükümden çıkartılarak yerine “5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerine ilişkin haklardan koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” denilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a)Suça konu nüfus cüzdanı üzerinde heyetimizce ve 10.09.2009 tarihli duruşmada mahkemece yapılan gözlemde, fotoğraf üzerinde herhangi bir damganın yer almadığının tespit edilmesi karşısında, nüfus cüzdanında sahteciliğin zorunlu unsurlarından olan soğuk mühür izinin fotoğraf üzerinde bulunmaması nedeniyle belgenin aldatıcılık niteliği bulunmayıp suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
b- Uygulamaya göre de
5237 sayılı TCK’nun 53/3. maddesi gereğince aynı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık hakları yönünden koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.06.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Sahtecilik suçu kamu düzenine karşı işlenen suçlar kapsamındadır. Burada korunan yarar hazırlanan belgenin kamu tarafından korunan-korunması istenebilen içeriğin sosyal hayatta kullanımı sırasında karşıdaki muhatabın bilgisizliği, özensizliği ve dikkatsizliğinden istifade ederek taklit edilen belgenin kamusal haklarından faydalanma amaçlanmaktadır. “bir resmi belgeyi aldatacak şekilde değiştiren” kanun ve gerekçesinde bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirme” olarak tanımlanmaktadır. Dava konusu olayda şahıs yakalandıktan sonra üzerinde kendi fotoğrafı bulunan H.. ve H.. oğlu 1965 doğumlu Tokat … nüfusuna kayıtlı Y.. B.. adına tanzim edilmiş kendisine ait olduğuna beyan ettiği nüfus cüzdanı olduğunu beyan etmiştir. Şahsın ancak parmak izi Cumhuriyet Savcılığınca yapıldıktan sonra N.. ve H.. oğlu 1965 doğumlu S.. A.. olduğu anlaşılmış. Sanıktan ele geçen belgenin sahteliği ise Adli tıp kurumunca belirlenmiştir.
Dairemiz çoğunluk görüşüne göre “kimliğin üzerinde herhangi bir damganın bulunmaması,nüfus cüzdanının zorunlu unsurlarından olan soğuk mühür izinin fotoğraf üzerinde bulunmamasının aldatıcılık niteliği olmadığından suçun unsurları oluşmadığı” görüşüne katılmıyorum. Sanıktan ele geçen belge ancak şahısın parmak izi alındıktan sonra o şahısa ait olmadığı anlaşılmış olmasına göre bu süre içinde görev alan kendi işinin uzmanı olan polis ve Cumhuriyet savcısına yönelik “aldatma niteliğini” fiilen gerçekleştirdiği halde, sadece soğuk mührün fotoğraf üzerinde bulunmadığı ve “aldatma niteliği” olmaması gerekçesi ile çelişmektedir.
Sahte olarak hazırlanan belgenin kullanıldığı yer, olay, tarafların uzmanlığı gibi her olaya özgü bulgular araştırılarak aldatmanın sağlanıp sağlanmadığı araştırılarak sonuca göre karar vermek gerekirken sadece soğuk mühür izi olmadığından “aldatma niteliği “bulunmadığı gerekçesine katılmıyorum. Sahte olarak hazırlanan belgenin kullanıldığı muhatabın belgenin gerçek belge olup olmamasını fark etmesi kişinin,yaptığı görevin önem ve değeri, eğitimi, benzer belgelere göre sağladığı tecrübe ile kullanıldığı olaya göre değişmektedir. Güvenlik ile ilgili ve ciddi ekonomik değerlerle iştigal eden bu işte uzmanlaşmış bir görevlinin sahte belgeyi kolaylıkla tesbit etmesi mümkündür. Eğitim düzeyi düşük, yaşlı veya o konudaki tecrübe eksikliği olan muhatabın sahteciliği kolaylıkla tespiti mümkün değildir. Bu konuda “aldatıcılık niteliğinin” belgenin gerçekte taşıması gereken vasıflar; mühür, kağıt kalitesi, yazı şekli, rengi olaya ve muhataba göre değerlendirilerek “aldatma niteliği” olup olmaması değerlendirilmesi gerekirken incelenen dosyadaki fotoğraf üzerinde soğuk mühür olmadığı ve aldatma kabiliyeti olmadığı gerekçesi ile verilen BERAAT kararı ile ilgili çoğunluk görüşüne katılmıyorum.