YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4105
KARAR NO : 2017/3088
KARAR TARİHİ : 25.04.2017
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanığın sorgusunda bildirdiği adrese yapılan tebligatın geçerli olduğu cihetle, tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
2013 yılında adli tatilin 20 Temmuz-31 Ağustos tarihleri arasında uygulanması nedeniyle sanığın, yokluğunda verilen ve 19.07.2013 tarihinde usulüne uygun tebliğ edilen hükmü, adli tatilin bitiminden sonra, 5271 sayılı CMK’nın 331/4. maddesinde öngörülen üç günlük uzatılmış yasal süre içinde 03.09.2013 tarihinde temyiz ettiği ve temyiz isteminin süresinde yapıldığının kabulü ile yapılan incelemede;
1-Belgelerde yapılan sahteciliğin aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayini mahkemeye ait olduğu cihetle; suça konu bono asıllarının celbedilip incelenmek sureti ile özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, Türk Ticaret Kanununda öngörülen unsurları taşıyıp taşımadığının, aldatma kabiliyetinin ne şekilde oluştuğunun karar yerinde tartışılması ve belgelerin denetime olanak verecek şekilde dosya içerisine konulması gerektiği gözetilmeden karar verilmesi,
2-Sanığın suça konu bonolara, ağabeyi olan …’nun bilgi ve rızası dışında kefil sıfatıyla imza atarak resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın sorgusunda suçlamayı kabul etmeyerek; kefil olarak atılan imzanın ağabeyi tarafından atıldığını zannettiğini, Bilal isimli muhasebecilerinin imzayı ağabeyine attırdığını söyleyip, bonoları kendisine getirmesi üzerine borçlu sıfatıyla imzalayarak katılana verdiğini savunması, kefil imzalarının sanığın ağabeyine ait olmadığının anlaşılmasına rağmen, sanığa aidiyeti yönünde herhangi bir inceleme yapılmaması ve sanığın savunmasında adı geçen muhasebecinin beyanına başvurulmaması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir şekilde tespiti bakımından; sanığın imza ve yazı örneklerinin temin edilerek, bonolar üzerindeki yazılar ile kefil imzalarının sanığa ait olup olmadığına ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılması, sanığın savunmasında adı geçen muhasebecinin tanık sıfatıyla beyanına başvurulması ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak ile yazılı şekilde hüküm kurulması, -Kabule göre de;
a-)Sanık hakkında TCK’nın 204/1. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken suç işleme kastının yoğunluğu, suça konu belge sayısı dikkate alınarak aynı Kanun’un 61. maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşılması gerekirken alt sınırdan uygulama yapılarak eksik cezaya hükmedilmesi,
b-)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 25.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.