Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2014/7788 E. 2014/8404 K. 30.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/7788
KARAR NO : 2014/8404
KARAR TARİHİ : 30.04.2014

Tebliğname No : KYB – 2014/87678

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 27.02.2014 gün ve 2014/4073/15068 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 11.03.2014 gün ve KYB.2014/87678 sayılı ihbarnamesi ile;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçundan sanık A.. E..’in, aynı Kanun’un 359/a-2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62/1. maddeleri gereğince 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun’un 51/1. maddesi uyarınca ertelenmesine, kamu zararı giderilmediğinden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair, Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/05/2013 tarihli ve 2013/83 esas, 2013/331 sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;
Benzer bir olay sebebiyle verilen Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 06/07/2011 tarihli ve 2011/5028-4033 sayılı ilâmı ile aynı Dairenin 23/01/2013 tarihli ve 2012/18137 esas,2013/1121 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, sanığın defter ve belgelerini vergi incelemesine esas olmak üzere vaki isteme rağmen merciine ibraz etmemesi seklindeki eylemi nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin uygulanmasına engel oluşturabilecek somut bir zararın meydana gelmediği gözetilmeden adli sicil kaydına göre kasıtlı suçtan mahkumiyeti bulunmayan ve mahkemece yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaat getirilerek cezası ertelenen sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının koşulları oluşmasına karşın yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün, 346-25 ve 03.02.2009 gün, 250-13 sayılı kararlarında açıklandığı üzere; 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanabilmesi için diğer şartların yanında, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi de gerekmektedir. Burada, uğranılan zararlardan kast edilen maddi zararlar olup, manevi zararlar bu kapsamda değerlendirilmemelidir. Maddi zararın bizzat sanık tarafından yerine getirilmesi gerekmeyip, sanık adına onun bilgisi ve rızası tahtında üçüncü kişiler tarafından da tazmin, aynen iade veya eski hale getirme suretiyle giderilmesi de olanaklıdır. Ancak, herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli bulunmayan suçlar yönünden bu koşul aranmayacaktır. Zararın belirlenmesinde hakim, ceza yargılamasında şahsi hak davasına yer verilmediği gerçeğini de göz önünde bulundurmak koşuluyla, kanaat verici basit bir araştırma yapmalı, hukuk hakimi gibi gerçek zararı tam anlamıyla saptamaya çalışmamalıdır. Zira 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesindeki düzenleme, kişinin ileride hukuk mahkemesinde şahsi hak davası açmasına ve giderilmediğini düşündüğü gerçek zararının saptanarak kalan kısmına da hükmedilmesini isteme yönünden bir engel oluşturmamaktadır. Öte yandan yine ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.05.2001 gün ve 99/104 sayılı kararında açıklandığı üzere; defter ve belgelerin gizlenmesi halinde, sağlıklı bir vergi incelemesi yapılamayacağı açıktır. Vergi denetimi olanağını kaldıran bu halde artık somut bir vergi ziyaının tespiti olanağı da ortadan kalkmaktadır. O halde, mükellefin sorumluluğunu kaldıracak olan ve 213 sayılı Yasanın 13. maddesinde düzenlenen durumlarda veya kastı ortadan kaldıran diğer hallerin kanıtlanması dışında, vergi ziyaının varlığının kabulü de zorunludur. Bir başka anlatımla yukarıda değinilen haller dışında mefruz (soyut) vergi ziyaı bulunduğu kabul edilmeli, müspet (somut) vergi ziyaının varlığı aranmamalıdır. Kaldı ki, 29.07.1998 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 4369 sayılı Yasa ile 213 sayılı Yasada yapılan değişiklikler ile vergi kaçakçılığı suçlarında “vergi ziyaının varlığı” suçun unsuru olmaktan çıkarılmış, defter ve belgeleri gizleme halinde, suçun oluştuğu hükme bağlanmıştır.
İncelenen dosya içeriğine göre; sanığa yüklenen defter ve belge gizlemek suçu yönünden 5271 sayılı CMK’nun 231/6. maddesinin (c) bendi kapsamında aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle giderilmesi gerekli somut bir zarar meydana gelmediği cihetle, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.05.2013 gün ve 2013/83 esas, 2013/331 sayılı kararının CMK’nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin 6. fıkrasının (a) ve (c) bentleri uyarınca objektif koşullar yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde engel halinin bulunmadığı belirlenen sanığın aynı fıkranın (b) bendi uyarınca kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılıp varılmadığı yönünde mahkemesince değerlendirmede bulunulması gerektiği gözetilerek gereğinin mahallinde takdir ve ifasına, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 30.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.