YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/7299
KARAR NO : 2016/725
KARAR TARİHİ : 28.01.2016
Tebliğname No : 11 – 2012/307208
MAHKEMESİ : Urla(Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/09/2012
NUMARASI : 2011/361 (E) ve 2012/503 (K)
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak
Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşması için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu takdirde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.” 2. fıkrası ise, “… bu kişi kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır.” hükmünü taşımakta olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nun 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nun 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması veya kimlik ve adresle ilgili bilgi vermekten kaçınılması halinde Kabahatler Kanunu’nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gerekir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; olay tarihinde görevli polis memurları tarafından durumundan şüphelenilerek durdurulan araç içerisindeki sanığın kimliği sorulduğunda kimliğinin yanında olmadığını, isminin E. A. olduğunu söylediği, polislerce emniyete götürülüdüğünde kimlik tespiti için şubeye sevk edilirken asıl kimliğinin S. A. olduğunu beyan ettiği, bu haliyle sanığın eyleminin Kabahatler Kanunu’nun 40. maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.