Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2014/1799 E. 2016/665 K. 27.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/1799
KARAR NO : 2016/665
KARAR TARİHİ : 27.01.2016

Tebliğname No : 11 – 2012/271596
MAHKEMESİ : Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2012
NUMARASI : 2008/307 (E) ve 2012/196 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik

1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.03.1992 tarih ve 6-80/98 sayılı kararında da açıklandığı üzere, belgede sahtecilik suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmektedir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan failde mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından sahtecilik kastının varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura herhangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının kastı ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur. Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede sahtecilik kastının varlığı kabul olunamaz. Bu açıklamalar karşısında somut olay değerlendirildiğinde; İ.. T.T.Ltd. Şti’nin müdürü olan sanığın, yetkili kişi tarafından keşide edilmediğini bildiği çeki ciro ederek kullandığı iddiası ile açılan kamu davasında; çekin sahibi B.. Y..’ın babası olan ve çeki keşide ederek şirkete veren İ.. Y..’ın alınan savunmasında; sanığa daha önce de benzer şekilde birden fazla kez hatır çeki verdiğini ve bunların ödendiğini beyan etmesi karşısında, İ.. Y.. tarafından daha önce de oğluna ait olan çeklerin keşide edilip şirkete verilip verilmediği ve bu çeklerin ödenip ödenmediği, ödenmemesi halinde icra takibi yapılıp yapılmadığı ve icra takibi sırasında keşideci olarak görünen B.. Y..’ın herhangi bir itirazda bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılması ve sanığın suç kastının olup olmadığının belirlenmesi ile sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre ise;
2- 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.