Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2014/1781 E. 2016/727 K. 28.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/1781
KARAR NO : 2016/727
KARAR TARİHİ : 28.01.2016

Tebliğname No : 11 – 2012/5134
MAHKEMESİ : İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/09/2011
NUMARASI : 2010/361 (E) ve 2011/435 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, iftira

1-Sanığın, resmi belgede sahtecilik suçu yönünden verilen mahkumiyet kararına karşı temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı, 09.10.2012 gün 2011/8-335 Esas 2012/1804 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, sahtecilik suçunun oluşabilmesi için belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, “muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği ve belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle; suça konu sürücü belgesi aslı temin edilip duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılması, denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Sanığın iftira suçundan verilen mahkumiyet kararına karşı temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:
TCK’nun 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması gerekir. Somut olayda; sanığın katılanın kimlik bilgilerini içeren sürücü belgesini ibraz ederek katılan adına trafik idari para cezası yazılmasına sebep olması biçimindeki eylemde; işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engelleyip başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği cihetle, 5237 sayılı TCK’nun 267 ve 268. maddelerindeki suçların unsurlarının oluşmayacağı, yalan beyanı ile resmi nitelikteki trafik ceza tutanağının düzenlenmesine sebep olduğundan, eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 206. maddesindeki suçu oluşturacağının gözetilmemesi yasaya aykırı,
3-Kabule göre de; Hükümden sonra Anayasa Mahkemesi’nin 17/03/2012 tarih ve 28236 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 17.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren 17/11/2011 tarih ve 2010/115 Esas ve 2011/154 sayılı kararı ile sanık hakkında uygulanan TCK’nun 267/7. maddesinin iptaline karar verildiğinin anlaşılması ve ayrıca 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı gözetilerek sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/01/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.