Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2014/16084 E. 2014/17320 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/16084
KARAR NO : 2014/17320
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

Tebliğname No : 15 – 2014/145704
MAHKEMESİ : İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 17/10/2005
NUMARASI : 1998/102 (E) ve 2004/345 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık

Sanık hakkında verilen 25.10.2004 tarih ve 1998/102 Esas, 2004/345 Karar sayılı mahkumiyet hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine mahkemece 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi gereğince suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK ile 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun olaya ilişkin tüm hükümlerinin karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi amacıyla evrak üzerinde yapılan uyarlama sonucu verilen ve temyiz yasa yoluna tabi olan 17.10.2005 gün 1998/102 Esas, 2004/345 sayılı ek kararın tebliği işleminin hüküm fikrasında başvurulabilir yasa yolunun “itiraz” olduğunun belirtilmesi, başvuru mercii, şekli ve başlangıç tarihinin gösterilmemesi nedeniyle geçersiz olduğundan kararın usulüne uygun tebliğ edilmediği anlaşılmakla; hükümlünün 23.05.2008 tarihli temyiz talebinin 17.10.2005 tarihli ek karara yönelik ve öğrenme üzerine süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede gereği görüşüldü:
1 – 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesi uyarınca eylemin, tartışmasız olarak suç olmaktan çıkarılması, ceza sorumluluğunun kaldırılması veya belirlenen cezanın bir değerlendirme ve takdir gerektirmemesi hallerinde dosya üzerinden; mahkemece bir değerlendirme yapılarak suçun unsurlarının tayini, takdir hakkı kullanılarak cezanın belirlenmesi veya kişiselleştirilmesinin gerektiği durumlarda ise davaya katılan veya şikayetçiye de haber verilerek duruşma açılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 1. fıkrası uyarınca usulüne uygun şekilde duruşma açılıp anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca da 765 sayılı TCK ile sonradan 01.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın temel cezanın tayini ile bireyselleştirilmesine ilişkin tüm hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçlar denetime imkan verecek şekilde gösterilip birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasa belirlenip, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde dosya üzerinde karar verilmesi,

Yasaya aykırı,
2- 5237 sayılı TCK’nun 7/2. maddesi gözetilerek; hükümden sonra, 08.02.2008 gün ve 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkraları gereğince hükümlü hakkında dolandırıcılık suçu bakımından kurulan hükümde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması”na karar verilip verilmeyeceğinin takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlünün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebeplerden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 23.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi