Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2014/11436 E. 2014/10013 K. 22.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/11436
KARAR NO : 2014/10013
KARAR TARİHİ : 22.05.2014

Tebliğname No : KYB – 2014/121202

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 25.03.2014 gün ve 2014/6075/21583 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 11.04.2014 gün ve KYB. 2014/121202 sayılı ihbarnamesi ile;
Alacaklısını zarara sokmak maksadıyla mevcudu eksiltmek suçundan şüpheli E.. S.. hakkında yapılan soruşturma neticesinde, suçun 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 331. maddesinde düzenlendiğini, bu suçlara ilişkin yargılamanın İcra Ceza Mahkemelerinin görevinde olduğunu, şikâyet dilekçesinin işbu mahkemelere verilmesi gerektiği iddianame düzenlenemeyeceği gerekçesiyle Rize Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 25/09/2013 tarihli ve 2013/4911 soruşturma, 2013/2506 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü ile iddianame düzenlenmek üzere dosyanın Rize Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ilişkin, mercii Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/01/2014 tarihli ve 2013/579 değişik iş sayılı kararı kapsayan dosyanın incelenmesinde;
Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesince şüpheliye yüklenen 2004 sayılı Kanun’un 331.maddesinde düzenlenen suçun yaptırımı bakımından yargılama görevinin Asliye Ceza mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, 2004 sayılı Kanun’un 331.maddesinde “Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır……Bu suçlar alacaklının şikâyeti üzerine takip olunur.”, 348.maddesi ile 349.maddesinde yer alan “Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı yetkili icra mahkemesi, icra takibinin yapıldığı yerdeki mahkemedir. Şikayet dilekçe ile veya şifahi beyanla yapılır. Dilekçeyi veya dava beyanını alan icra ceza mahkemesi duruşma için hemen bir gün tayin edip şikayetçinin imzasını alır ve maznuna celpname gönderir. Şahit gösterilmişse o da celbolunur. İki taraf tayin olunan gün ve saatte icra ceza mahkemesinin huzuruna gelmeğe veya vekil göndermeğe mecburdurlar.İcabında merci, tarafların bizzat hazır bulunmasını emredebilir. Maznun başka yerde ikamet ediyorsa istinabe yolu ile sorguya çekilir. Maznun, şikayeti alan veya istinabe edilen icra ceza mahkemesinin huzuruna gelmez veya müdafi göndermezse yahut bizzat bulunmasına lüzum görülürse zabıta marifetiyle getirilir. Bu suretle de bulundurulamazsa muhakeme gıyabında görülür….” şeklindeki hükümler nazara alındığında 2004 sayılı Kanun’da düzenlenen ve şikâyete tabi olan suçlar yönünden yargılama görevinin İcra Ceza Mahkemelerine ait olduğu ve iddianame düzenlenmesinin gerekli olmadığı cihetle itirazın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.01.2014 tarih ve 2013/579 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde takdir ve ifasına, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.